Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Kenevir azılı bir suçlu değildir!

Kenevir azılı bir suçlu değildir!

Öyle bir bitkiden bahsedeceğim ki…

Yüksek kalite kâğıt, kumaş, ilaç, kozmetik ve sabun üretiminde kullanılabiliyor.

Petrol ve petrokimya alanına alternatif sağlıyor.

AIDS ve kanser tedavisinde kemoterapi ve radyoterapi tedavilerinin etkilerini azaltıyor.

Glokom, artrit, romatizma, kalp, epilepsi, astım, mide, uykusuzluk, psikoloji, omurga rahatsızlıkları gibi en az 250 hastalıkta onun etken maddesi THC kullanılıyor.

Aynı zamanda kumaş dokunabiliyor; ip, sepet, halat, çuval, çanta, halı, ayakkabı yapılabiliyor.

Kozmetik alanında şampuan ve sabun üretilebiliyor.

Tohumlarının besin değeri ideal bir protein kaynağı ve aynı zamanda doğada eşine rastlanmayan bir yağ asidi oranına sahip.

Kollestrol sorununa bire bir. Omega 3-6-9 yağlarını içeriyor

Çok kısa zamanda, çok fazla mahsul vermesine karşın çok az suya ihtiyaç duyarak çok düşük maliyetlere üretilebiliyor.

Psikolojik rahatsızlıklarda ise, kimyasallar yerine, doğal ilaç olarak o kullanılıyor.

Şimdi bu bitkinin yasal olmadığını düşünün.

Bu bitki, hepimizin hayatında bir kez dahi olsa duyduğu kenevir, namı diğer esrar.

Kenevir, toplumda yalnızca uyuşturucu etkisi ile bilinmesine rağmen aslında bir süper kahraman.

Yalnızca bir bitkinin bu kadar fazla faydaya sahip olması inanması güç olsa da gerçek.

Kenevirin yeteneklerini say say bitmiyor…

Dedim ya, o bir süperkahraman!

Mesela, oksijen üretiminde 1 dönümlük kenevir 25 dönümlük ormana eş değerken, kâğıt üretiminde ise 1 dönüm kenevirden 4 dönüm ağaca eş değer bir fayda sağlanıyor.

Bir gazeteci olarak kağıdın kıymetini bu yaz epey anladık. Sadece kağıt için bile çok stratejik bir ürün.

Uygun ışıklandırma teknikleri sayesinde yılda üç kez yetiştirilebiliyor. Bir ağacın 25 yıllık ömrünü bir yılda üç kez yaşıyor anlayacağınız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı, "Ülkemizde keneviri yok ettik. Bize dost görünen düşmanlar, ülkemden kenevir üretimini aldı. Biz keneviri ithal ediyoruz. Kenevire dayalı yapılması gereken şeyler varsa ithal ürünlerle yapılıyor. Gıda Tarım Bakanlığı bu konuda çalışmalara başlıyor. Birilerinin bu işi başlatması lazımdı" açıklamanın stratejisi çok büyük.

Hearst, Rockefeller, Mellon gibi; kağıt, ilaç ve petrokimya devi aileler ve bir dizi ilaç firması sahibinin lobi faaliyetleri neticesinde 1940’larda dünyada başlatılan kenevir karşıtı kampanyayla bu nadide bitkiye savaş açıldı.

Kenevir, ABD-Türkiye arasındaki gerilimin temel aktörlerinden de biri oldu. Kenevir ektiğimiz için 70’li yıllar boyunca ABD tabiri caizse Türkiye’ye posta koydu sürekli.

1960'ların sonunda ABD Başkanı Richard Nixon’un, Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel'e yazdığı bir mektupla savaş açılan kenevirin, o dönemde dünyadaki en büyük üreticisi Türkiye’ymiş.

1960’ların sonunda Türkiye'de 120 ton kenevir yetişirken, geçtiğimiz yıl sadece 1 ton kenevir yetiştirebilmişiz. Ve tarımda kocaman bir boşluk oluşmuş…

Kenevirin belki de en hayati fonksiyonu, radyasyonu emen bir yeteneğe sahip olması.

Kanser vakalarının bu kadar arttığı ülkemizde, derdimize derman olur bu mucize bitki…

Bugün dünyada 3 bin üründe kenevir kullanılıyor. Kenevir şu anda 4 milyar dolarlık bir pazara sahip. 2025 yılında ise bu pazarın 11 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Tabi burada bahsedilen rakamlar, yasal olarak üretilen kenevir ürünleri.

Erdoğan’ın da açıklamalarıyla yeniden gündeme gelen kenevir üretimi için 19 şehre ruhsat veriliyor.

Maalesef bu şehirlerin arasında Konya yok.

Şeker, un, yağ gibi stratejik ürünlerin ham maddelerini yetiştiren Konya’nın, sanayisi de keneviri işlemek ve alternatif sanayi kolları üretmek için çok elverişli.

Çiftçinin hali hazırda yaşadığı sorunları aşmak adına, alternatif bir ürün olarak kenevirin Konya havzasında yetiştirilmesi çok önemli bir adım olurdu.

Üstelik bu adım, sadece Konya çiftçisini değil, sanayicisini de çok mutlu ederdi.

Konya’yı temsil edenlerin bu konuda bir adım atması ve verimli Konya havzasına keneviri armağan etmesi dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi