Ümmet yazıları; İslam Coğrafyamız
Bizler Alemlerin Rabbi Allah’ın kullarız. Kâinatın efendisi Hz. Muhammed(sav) ümmetiyiz. Yer yüzünün de tek din olan İslam’ın mensuplarıyız. Bunlar bizim medarı iftiharımızdır.
Ayrıyeten yaşadığımız topraklar, manen ve madden büyük zenginlik içerisindedir.
Tarihe yön veren şehirler Mekke, Medine, Kudüs, Bağdat, Şam, Semerkant, Konya ve İstanbul İslam topraklarındadır. İlime, fikre insanlığa yön veren şahıslar bu topraklarda yetişmişlerdir.
Bunların yanında, dünyanın en zengin maden yatakları, İslam topraklarındandır. Türkiye de bor, tarım ve tekstil hammaddesinde Bangladeş, termal enerji yapısında Endonezya, çinko da İran, kauçuk, palmiye yağı ve doğalgaz da Malezya, petrol de güney Asya dünyanın ihtiyaç duyduğu hammaddenin büyük bir oranını karşılamaktadır.
Dünyanın en genç, en dinamik nüfusu İslam topraklarındadır.
Bütün bu varlıklarımıza rağmen, en fazla kan, gözyaşı, tecavüz, kargaşa yine İslam topraklarındadır.
Geçtiğimiz yarım asırlık süreçte milyonlarca Müslüman öldürülmüş, devletleri yerle bir edilmiş, o bölgelerde yaşayan insanlar evlerini kaybetmişler ve mülteci durumuna düşmüşlerdir. Irak’ta 1 buçuk milyona yakın kişi öldürülmüş, Suriye de 3 milyonu geçkin insan yurtsuz kalmış, mülteci durumuna düşmüştür. Afganistan da can güvenliği yok olmuş, Mısır da seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi, mahkeme salonunda vefat etmiş(!) tüm dünyaya bu olay seyrettirilmiştir. Filistin ayrı bir durum ayrı bir olaydır. Filistin’e özelikle Gazze’ye büyük bir ambargo konulmuş, insani yardım götüren gemilere saldıracak kadar vahşileşmiş bir dünya görseli, önümüze sunulmaktadır. Alyan bebeklerin kıyıya vurduğu, Umran bebeklerin ambulansın içinde çaresiz bakışları içerisinde insanlık kaybolmuştur.
Peki Neden?
Neden bütün zenginliklerimiz varken, bu haldeyiz?
Neden hac için bir araya gelen Müslümanlar güç için bir araya gelemiyor?
Neden ümmet olamıyoruz?