Türk Dünyası
Sovyetler Birliği döneminde yıllarca bağımsızlık mücadelesi veren Türk soydaşlarımızın yaşadıkları acılar hafızalardaki yerini koruyor. Soydaşlarımız 80 yılı aşkın süreçte dillerinden, dinlerinden, kimliklerinden ve daha nice değerlerinden uzaklaştırılmaya çalışıldılar. Şairin de dediği gibi “Öz yurtlarında garip öz vatanlarında “parya”yı yaşadılar. Hor görüldüler, itildiler, en ağır işlerde çalıştırıldılar, kültürel soykırıma uğradılar. Zaman zaman bağımsızlık ateşini yakmak isteseler de bu hedefe o dönemde ulaşamadılar.
Kendileri büyük acılar çekerken bizim bağımsızlık mücadelemiz için de gayret gösterdiler. Mekke ve Medine’de öğrenim ya da hac amacıyla bulunan bazı gönüllüler, Türkiye’ye gelip ordumuza katılırken diğer yandan bölgede altın ve para toplayarak milli mücadelemize katkıda da bulundular. Soydaşlarımızın gönül dünyalarından gelen çığlıklarını Türkiye’nin Kurtuluş Savaşına atfen Kazak şair Mağcan Cumabayev “Uzaktaki Kardeşime” adlı şiirinde şöyle dile getiriyor:
Uzakta ağır azap çeken kardeşim!
Solmuş lâleler gibi kuruyan kardeşim
Etrafını sarmış düşman ortasında
Göl gibi gözyaşı döken kardeşim…
Nihayet 90lı yılların başında özledikleri bağımsızlık meşalesi bir daha hiç sönmemek üzere yakıldı. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan; 1991 yılında bağımsızlıklarını ilan ettiler. Tarihi sorumluluğumuzun gereği Türkiye bağımsızlığını ilan eden Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Azerbaycan’ı dünyada tanıyan ilk devlet oldu.
O dönem merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal bölgeyi kapsayan Orta Asya gezisiyle Türk soydaşlarımıza artık beraberiz mesajı verdi. Ömrü vefa etseydi belki çok farklı projeleri hayata geçirecekti. Sonraki dönemlerde de önemli atılımlar yapıldı. “Köklü geçmişten Güçlü geleceğe” parolasıyla eğitimde büyük işbirliği yapıldı. Kazakistan’da Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, Kırgızistan’da da Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi açıldı. Bu üniversitelerde her yıl binlerce öğrenci Türkiye Türkçesi öğrendi öğrenmeye de devam ediyor.
Vaktiyle Orta Asya’dan gelen atalarımız Anadolu’yu, kurdukları dergâhlarıyla Türkleştirmiş ve Müslümanlaştırmışlardı. Tarih yeniden tekerrür etti. Şimdi Anadolu’daki torunları onlara eğitim, kültür, dini vb. konularda yardımcı olmak için bölgenin değişik yerlerinde Maarif okulları, camiler, Kuran kursları açtı açmaya da devam ediyor.
Ata yadigârı yüzlerce tarihi eser TİKA aracılığıyla yeniden ayağa kaldırıldı. Bunun dışında TÜRKSOY, Yunus Emre Enstitüsü, EKO Avrasya gibi önemli sivil toplum kuruluşları, bölgede çok önemli çalışmalara imza atıyor. Bizim ömrümüz vefa eder mi bilmem ama gelecek yüzyıl Türk Dünyasının yılı olacaktır. Bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin 30. yılı kutlu olsun.
Selam ve dua ile…
