Tatil helal olacaksa Konya’da olmalı
Konya’da son dönemde en çok konuşulan konuların başında geliyor Turizm.
Özellikle de Helal Turizm…
Sadece geçtiğimiz hafta içinde bile iki üç program düzenlendi. Ki bunların arasında Uluslararası olanlar vardı.
Helal Turizmin Konferansı Konya’da, kendisi Antalya’da yapılır nedense. ‘Biz konuşuruz onlar kazanır’ yani…
Tabi Konya’da yapılmasın demiyorum, eğer bu ülkede bir ‘Helal Turizm’ Konferansı, semineri, çalıştayı, çalışması yapılacaksa bunun birinci yeri Konya olmalı elbet. Konya’da yapılsın elbet bu çalışmalar ama ‘Helal Turizmin’ kendisi de uğrasın bi zahmet bu şehre. Çünkü onu da hak eden şehirlerin başında Konya gelir.
Ömründe yaptığı birkaç tatil için ‘Helal’ turizmi tercih etmemiş biri olarak hep merak etmişimdir Türkiye’nin deniz kıyılarında ‘Helal’ bir tatil nasıl başarılır?
Bir tatil, odanıza konulacak seccade, tespih ve Kur’an’ı Kerim’le helal olabiliyor mu mesela? Bunu hocalara bile soramazsınız. Çünkü soracağınız hocanın cemaatinin bir helal oteli varsa vereceği yanıt la oteli olmayan cemaatin hocasının vereceği yanıt bile farklı olacaktır diye düşünüyorum.
Kaldığınız otel duvarının diğer tarafında yada sokağının karşısında her türlü eğlence gırıla giderken sizin bu tarafta kendinizi muhafaza ediyor olmanız sevabınızı mı artırıyor örneğin? Mesela çocuklarınız sesleri merak etmez mi hiç? Karşı taraftaki yaşantıyı? Hiç mi dışarı çıkmıyorlar. Gözünüzü ve gönlünüzü, kendilerinizi ve çocuklarınızı o en kötü görüntülerden nasıl muhafaza ediyorsunuz. Kendileri otelde namaz kılarken, duvarın hemen yanı başında içkiler su gibi akmıyor mu? O boğucu sıcağın altında tesettür kurallarına uymak zor olmuyor mu? Bu bir ıstırap değil mi mesela?
Biz hala insanları gece eğlenceleri olmadığı için Konya’da tutamamaktan şikayet ediyoruz. Ama deniz kenarında kimse gece burada kalmayayım demiyor. Madem bu insanlar gece hayatına çıkmıyor, içki içmiyor, alem yapmıyor, denize girmiyor, girse de herkesten en uzak ve en kötü yerde giriyor… Pe ki o zaman neden Konya’ya gelmezler ya da biz getirtemeyiz. İki nedeni olabilir; Ya Helal tatil için bizin üst yapımız vardır da alt yapımız yoktur. Ya da bu tip tatilleri tercih edenler sandığımız gibi çok da muhafazakar değillerdir…
Yoksa bu kadar sıkıntı ‘yüzme sünnetini icra etmek için mi? Amaç sünneti ihya etmekse Konya’ya en güzelleri yapılmalı o zaman. Dini ticarete alet ettiğimiz düşünülmesin ama bu şekilde; Hem insanları farzlardan vazgeçmemiş oluruz hem de Konya’nın 15 milyar dolar hedefini tutturmasının yolu açılmış olur… Göz ardı edilmemeli… Kısaca eğer ‘Helal’ bir konseptte bir tatil olacaksa bu Konya gibi şehirlerde olmalı…
Eğer olmuyorsa buna ya Konya hazır değildir, ya da Müslümanlar… En azından biz hazırlanalım.
Rasim Özdenören’in bir yazısını hatırladım;
İslam’da tiyatronun nasıl olacağını, nasıl olabileceğini ne şekilde yapılabileceğini düşündüm diyordu yazısında… “Çok seviyorum tiyatroyu ancak boşa koysam dolmuyor, doluya koysam almıyor” diyordu. Yazısının sonunda formülü bulduğunu söylüyordu Özdenören; ‘İslam’da Tiyatro yok’
Yok yanlış anlaşılmasın; İslam’da turizm yok demek istemiyorum.
Şunu biliyorum sadece Müslüman yeryüzünde ya Allah’ın sanatını izlemek veya önceki toplumların akıbetinden örnek almak için dolaşır…
Ne yani hiç mi dinlenmeyelim; Bilmem ki Rasulullah ne yapmıştı?
…
Davutoğlu’ndan sonra neler olur? diye soranlara, kısaca;
“Konya ismini daha az duyarız haber bültenlerinde. Hatta üçüncü sayfa haberleri hariç Hava Durumu Bültenlerinde sadece. Hatta bazılarının oradan bile çıkarmaları muhtemel” demek istiyorum.
Ne değişecek. Birçok şey elbet… Ama en önemlisi bizim yazılarımızın mecraları değişecek. ‘Sorularımızın, ithamlarımızın, şikayetlerimizin’ mecraları…
…
Konyalıların Aleaddin Tepesi üstündeki adına Kubbe ya da Şemsiye diye tanımadıkları ‘şey’ yıkılıyor. Yıkılacak ‘Şey’in, altında koruduğu o ‘Şey’ den daha tarihi olduğunu düşünüyorum. Tarihi olmasa da, nostaljik olan bu yapı belki de bizim bildiğimiz çoğu eserden çok daha fazla Konya’nın timsali olmuştu.
Yıkılacak elbet… Bizimki gereksiz duygusallık. Madde bağımlılığımız yok Allah’tan.
Olsaydı şayet o enteresan yapıyı da özlerdik…
…
İhtimal vermiyorum ama Sosyal medyada çokça yer aldığı için gündeme getirmekte fayda var; Nurettin Yıldız Edirne’ye alınmamışmış.
Eğer doğruysa; Diyarbakır ve Nusaybin’den önce Edirne’yi almak gerekir o zaman.