Sultan Selim’e Fetih Kapılarını Açan Rüya
I. Selim (Yavuz Sultan Selim)’in kapı ağası Hasan Ağa rüyasında, Peygamber Efendimizin, padişahı Haremeyn’in hizmetine davet ettiğini gördü. Rüya padişaha anlatılınca, Yavuz, musahibi Hasan Can’a “Sana demez miyiz ki biz, bir tarafa memur olmadan hareket etmemişiz” demiş ve bu rüyadan sonra Ortadoğu seferine çıkıp Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin ve Mısır’ı fethetmişti
II. Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) döneminde gergin olan Memlük- Osmanlı ilişkileri, İkinci Bayezid zamanında düzelmişti. Yavuz Sultan Selim zamanında Portekizliler, Memlük Devleti üzerinde baskılarını artırmışlardı. Yavuz'un ilk yıllarında da iki devletin ilişkileri iyi durumdaydı. Ancak Memlükler'in Çaldıran Savaşı'ndan sonra Safeviler'le antlaşma yapması ilişkilerin bozulmasına sebep
Osmanlı tarihçisi ve şeyhülislamı Hoca Sadeddin Efendi, Yavuz Sultan Selim'in musahibi olan babası Hasan Can'dan naklen ilginç bir rüya anlatır. Rahmetli Ahmet Uğur, bu rüyayı yayınlamıştır.
Yavuz Sultan Selim (I.Selim)
Yavuz Sultan Selim geceleri çoğu zaman uyumaz, kitap okur ve yanında bulunan Hasan Can'a dünya ahvalinden bahsedermiş. Hasan Can bir gece, uyuyakaldığı için sultanın yanına ancak sabah ezanından sonra gidebilmişti. Yavuz, görünmeyişinin sebebini sorduğu vakit Hasan Can, "Birkaç gecedir uykusuz kaldığından, bu gece gaflete geldiğini ve hizmetlerinden mahrum olduğunu" söyleyerek af diledi.
Bunun üzerine sultan, "Ne düş gördün beyan eyle" buyurdu. Hasan Can, rüya görmediğini söylediyse de, sultan hem sözlerinde ısrar etti hem de bir rüya görmemesini hayretle karşıladı.
Rüya meselesi kapandıktan sonra sultan, Hasan Can'ı bir iş için kapı ağası Hasan Ağa'nın bulunduğu yere gönderdi. Hasan Can, oraya gittiğinde kilercibaşı, saray ağası ve Hazinedarbaşı Mehmed Ağa birbirleriyle konuşuyor, kapı ağası Hasan Ağa da ağlıyordu. Hasan Ağa gördüğü bir rüyanın etkisinde kaldığı için ağlıyordu. Kapı ağası, kendisini etkileyen rüyasını şöyle anlattı:
'Bu gördüğün kimseler Resulullah'ın ashabıdır. Bizi Hazreti Resulullah gönderip, Selim Han'a selam etti ve buyurdu ki, kalkıp gelsin ki Haremeyn hizmeti ona buyuruldu. Gördüğün dört kişiden bu Ebu Bekir-i Sıddık, bu Ömerü'l-Faruk, bu Osman-ı Zi'n-Nureyn, seninle konuşan ben ise Ebu Talib oğlu Ali'yim. Var Selim Han'a söyle' dedi ve hepsi ortadan kayboldular. Ben dehşetle kendimden geçip terlemişim ve sabaha kadar baygın kalmışım."
Rüyayı dikkatle dinleyen Hasan Can, hemen sultanın yanına dönerek "Rüyayı bu Hasan kulunuz görmediyse başka bir Hasan kulunuz" görmüştür diyerek izah edince yüzü kızaran ve gözleri yaşaran Yavuz, "Sana demez miyiz ki biz, bir tarafa memur olmadan hareket etmemişiz" demişti. Sultan, bu rüyadan sonra Memlük seferini düşünmeye başladı.
SURİYE FETHEDİLDİ
Bu yıllarda Osmanlılar'ın, Maraş ve civarında hüküm süren Dulkadirli Beyliği'ni ortadan kaldırmaları, iki devlet arasındaki durumu daha da gerginleştirmişti. Memlük hükümdarı Kansu Gavri'nin, Dulkadirli Beyliği'nin, son beyi Alaüddevle Bey'in oğluna verilmesini istemesi ve İran üzerine yürüyen Osmanlı ordusuna karşı harekete geçmesi, Yavuz'un hedefinin değişmesine sebep oldu.
Osmanlılar zaten Hint ticaret yollarının Portekizliler yüzünden kapanmasından ve İslamiyet'in kutsal topraklarının tehdit altında olmasından dolayı Memlük topraklarında hâkimiyet kurmalarının zorunlu olduğunu anlamışlardı. Memlükler'e karşı harekete geçmeleri için bir kıvılcım gerekiyordu.
Onu da Osmanlı İmparatorluğu'nun büyümesinin kendilerinin aleyhine olduğunu anlayan ve bunu bir an önce durdurmak için harekete geçen Kansu Gavri yaktı. 24 Ağustos 1516'da Halep yakınlarında Mercidabık'ta meydana gelen savaşta hiçbir varlık gösteremeyip hükümdarlarını kaybeden Memlük ordusu büyük bir mağlubiyete uğradı ve Suriye, Osmanlılar'ın eline geçti.
Kansu Gavri'nin son zamanlarında Mısır ve Suriye ahalisinden bazı kimseler ve bazı Memlük emirleri, Yavuz'a kendi hükümdarlarını şikâyet eden mektuplar göndermişlerdi. Osmanlı idarecileri, bu Memlük beyleri ile temas kurmuş ve Mercidabık Savaşı sırasında Halep Emiri Hayır Bey, bir grup Memlük'le beraber Osmanlılar'a katılmıştı. Suriye'nin ardından Ürdün, Lübnan, Filistin ve İsrail'in bulunduğu yerler fethedildi.
Yavuz Sultan Selim Şamı Kuşatması
Yavuz, Mercidabık'tan sonra bütün Suriye'ye hâkim olmuştu. Bu arada Mısır'da hükümdar seçilen Tumanbay'a, Osmanlı İmparatorluğu'na tabi olup vergi vermek şartıyla Gazze'den itibaren Mısır'ı bırakmayı teklif etti, ancak bu isteği kabul görmedi.
Memlükler, Yavuz'un ordusuyla çölü aşmaya cesaret edemeyeceğini düşünüyorlardı. Osmanlılar çölü geçmeye kalktıklarında ise ordularının büyük bir kısmı zayiata uğrayacak ve kalanı da yorgun bir halde yakalanıp yok edilecekti. Ancak yağan yağmurların da yardımıyla Osmanlı ordusu Sina Çölü'nü rahatlıkla geçti.
Kahire'nin kuzeydoğusundaki Ridaniyye sahrasında 22 Ocak 1517'de meydana gelen savaşta Osmanlı, Memlük kuvvetlerini bir kez daha mağlup etti. Ancak bu mağlubiyete rağmen Tumanbay pes etmedi, Kahire'de sokak savaşlarıyla Osmanlı'ya karşı koymaya çalıştı. Bir taraftan Memlükler her yerde takip edilirken, diğer taraftan da itaat etmiş Memlük emirleri, kadılar ve Abbasi halifesi kullanılarak direnişin kırılmasına çalışıldı. Son Memlük Sultanı Tumanbay'ın yakalanıp asılmasının ardından (19 Nisan 1517) Mısır'da Osmanlı denetimi kurulabildi.
Memlükler'e tabi olan Mekke şerifleri, Mısır'ın fethinin ardından Osmanlı hâkimiyetini tanıdılar. Mekke şerifi, oğlu Ebu Nümeyy'i göndererek Osmanlı hâkimiyetini tanımıştı. Böylece İslamiyet'in kutsal topraklarında Osmanlılar'ın hizmetkârlığı başladı.