Osmanlı Devleti’nin Ziraii ve Askeri Gücü Tımarlı Sipahiler
Tımar sistemi, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaklaşık 480 yıl boyunca uyguladığı vergi ve arazi(tarla, toprak) işleme sistemiydi. Elinizdeki toprağın değeri yüzbin akçeden az ise ona ''Has'' denilirdi. ''Zeamet” ise yüz ile ikiyüz bin akçe değerindeki toprakları kapsayan dirlik türüne verilen isimdi. Değerli toprakların işlenmesi ise “Tımar” sistemine tabiiydi.
Osmanlı Devleti’nde Tımarlı sipahiler
Tımar Sistemi Osmanlı Devletinin uyguladığı bir sistemdir. Tımar, genelde savaşlarda yüksek fayda gösteren askerlere ve üst dereceli memurlara verilirdi. İlk dönem, tımar verilecek olan kişileri belirleme ve bildirme yetkisi sadece vezirlerde ve beylerbeyinde iken, bu yetki daha sonra kapıkulu ocağında görev yapan kişiler de verildi.
Aynı zamanda bir dirlik türü olan tımar sistemi Osmanlı Devletinin her bölgesinde uygulanmamıştır. En yoğun Trakya ve Anadolu'nun iç kesimlerinde uygulanırken; Mısır ve Arabistan yarımadası üzerin de uygulanamamıştır. Bu sistemde topraklar develete aitti ve işlenmesi için verilirdi. Osmanlı İmparatorluğu bir ülkeyle savaşa girdiğinde tımarlı sipahilerin sefere katılması zorunluydu. Bu zorunluluğa uymayanların elinden toprakları alınırdı
Osmanlı ordusunun büyük bir kısmını eyalet askerlerinin; yani tımarlı sipahilerin ve kapıkulu askerlerinin oluşturduğu görülmektedir (İlhan, 1989). Bu da devletin bütçesinden harcama yapmadan muazzam bir orduya sahip olunduğu anlamına gelmektedir. Tımarlı sipahi askerlerinin yetiştirilmesinde harcanacak miktar da bölge halkından sipahiler ya da yerel yöneticiler aracılığıyla alınan vergilerle ödenmekte ve bu açıdan devletin yükü de azaltmaktadır. Sonuç olarak, tek bir sistemle; iktisadi, idari ve askeri ihtiyaçların hepsi karşılanmaktadır. Ayrıca bu sistemle; toplumsal, siyasal ve ekonomik bağlamda gerçekleşecek derebeylikler ve potansiyel tehditler önlenerek merkezi otorite güçlendirilmektedir (Ünlü, 2012). Tarım üretiminin garanti altına alınması, devlet toprağının kontrolünün tek elde tutulması ve eyaletlerin tımarlara bağlanmasıyla güçlü bir merkezîleşme sağlanmaktadır.
Savaş olmadığı zamanlar Tımarlı Askerler Tarım Yapardı.
Osmanlı Devleti’nin hem ekonomik hemde bir devletin özellikle Türkemenlerin geçim kaynağı olan Tarım konusunda uyguladuğu müthiş bir plandı. Savaş olmadığı zamanlarda asker yoğunluğunun getireceiği iaşe ve maaş durumu konusunda, devlet hazinesinde eksilme olmayacak, aksine fethedilen yerlere tarım faliyetlerinin uygulanması sağlanarak hem devlete vergi olarak gelir sağlanırken, Fetih politikasının en önemli unsuru İSKAN UYGULAMASI gerçekleşiyordu.
Bu sistem yoluyla; toprak yönetimi, halktan vergi toplanması, bölgedeki isyanların bastırılması, devlete ve orduya bağlılığın sağlanması ve sipahilerin, yani atlı askerlerin gücü artması gerçekleşmiştir.
Ateşli silahların icadı ve para ekonomisinin yoğunlaşmasıyla beraber devlet lehine işleyen tımar sistemi, ateşli silahların yaygın kullanılmasıyla birlikte büyük ölçüde sekteye uğramıştır. Tımarlı Sipahilerin dönemin getirdiği yeniliklere ve ihtiyaçlara adapte olamaması, öncesinde tolere edilebilir düzeyde olabilecek iltimas, rüşvet, haksız yere vergi talebi, seferden ve hizmetten feragat etme gibi eylemlerin artık sıradan hâle gelmesine yol açmıştır.
Ateşli silahların icadı ve para ekonomisinin yoğunlaşmasıyla beraber devlet lehine işleyen tımar sistemi, ateşli silahların yaygın kullanılmasıyla birlikte büyük ölçüde sekteye uğramıştır. Tımarlı Sipahilerin dönemin getirdiği yeniliklere ve ihtiyaçlara adapte olamaması, öncesinde tolere edilebilir düzeyde olabilecek iltimas, rüşvet, haksız yere vergi talebi, seferden ve hizmetten feragat etme gibi eylemlerin artık sıradan hâle gelmesine yol açmıştır.
Bu sistem bozulması ise zamanla Osmanlı’nın yıkılış dönemine girmesine sebep olan olaylar arasına girmiştir. Çünkü Türkmen aşiret ve devletleri’nin Yaylak ve Kışlak göçmenlerinin göç etmesinde büyük etkeni olan Tarımsal faliyetler konusu omuştur.
Bu hafta ki Gazete yazımızda bu güzel ve önemli konuyu aktarmamda bana yardımını esirgemeyen Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğrencimiz, kardeşim Hayri Mislina AYDIN’a Teşekkür Ederim…