Sen kimsin?
Hiç sordunuz mu kendinize “ben kimim?” diye? Tanıyor musunuz kendinizi? Neleri yapıp neleri yapamayacağınızı biliyor musunuz? Size açılan kapılardan korkmadan içeriye girdiniz mi ya da önünüze çıkan engelleri fırsata dönüştürüp yeni dünyanın kapılarını araladınız mı?
Bu sorular böyle akıp gider... İnsan bir şeyi tercih edeceği zaman önce kendine bu soruları sormalı. Çünkü kendini tanımayan insan yaptığı seçimlerde yanlış yola gidecektir ve kuşkusuz bu yol onu mutsuz edecektir. Peki bu hayatta kim mutsuz olmak ister? Hayat seçimlerden ibaret çoğu zaman. Kendinize okul seçersiniz, kendinize arkadaş seçersiniz, kendinize dost seçersiniz, kendinize eş seçersiniz ve hatta kendinize, kendinizi seçersiniz. Hayatta sizi üzen insanlar varsa o da sizin seçimlerinizin sonucudur. Siz izin verdiğiniz kadar varlardır. Yani mutlu olmak da bir seçimdir, üzülmek de…
Kendinizi tanımak, kendinizi okumakla başlar. “Ben neyi seviyorum? Beni ne mutlu eder? Ben neyi başarabilirim?” diye okuyun kendinizi. “ Yeterince akıllı değilim başaramam. Yeterince bilgili değilim yapamam. Yeterince güzel değilim sevemem.” Sizin, siz olmanız için yeterli bir nedene sahip olmanız gerekmiyor. Siz, sizseniz eğer bu bir yeterli sebeptir zaten.
Etrafın ne dediği, insanların sizin hakkınızda ne düşündüğü sizin düşüncelerinizi şekillendirmemeli. Çünkü insanlara kendini gösterdiğiniz kadar varsınızdır. Oysa sizden içeri kaç siz daha var. Kimse sizin içindeki gücü göremez. Mesela ben eğer insanların söylediklerini önemseyip onları dinleseydim şuan bunları yazıyor olamazdım belki de… Her şeyi önüme koyduğumda çoğu şeyden noksan bir ben çıkıyordu ortaya ama öyle bir yanım vardı ki tüm eksik yanlarımı kapatıyordu. Ne mi o? Güçlü olmak… İşte ben kendimi okumaya başladığımda bulduğum nokta buydu. Hepimizin kimi zaman kendini güçsüz kimi zaman ise güçlü hissettiği zamanları vardır elbette. Ben genel olarak hayata karşı duruşunuzdan bahsediyorum.
“Acaba yapabilir miyim?” düşüncesinden uzak durun. Başarma yolunda sizi kuşkuya düşürecek her cümleden uzak durun ve yapın ne kaybedersiniz ki? Zaten o kapıdan girmeden önce bir şeyiniz yoktu ama çıktığınızda her şeye bedel bir şey olacak elinizde. O da iyi ya da kötü edindiğiniz tecrübe. Yani bir nevi bardağın dolu tarafı. Hayatınıza yön verecek bir yol haritası…
O yüzden bundan sonra yapacağınız seçimlerden dolayı edindiğiniz tecrübeleri heybenize biriktirin ve hiçbir zaman yük olarak görmeyin onları. Çünkü sizi siz yapan onlar değil mi? Eğer onları yük olarak görürseniz kendinizi de yük olarak görürsünüz.
Bu arada kendinizi okudunuz mu? Okuduysanız eğer tekrar sorun “ben kimim?” şimdi var mı verecek cevabınız?