Şehirlere Anlam Katan Şahsiyetler
Şehirleri şehir yapan sadece onların büyüklüğü, sosyal ve ekonomik imkânları değil insanlarla birlikte yaşadığı ve yaşattığı ruhtur. Öyle şehirler vardır ki ruhu olduğunu hissettirir onu yaşayanlara. Bu ruh şehre verilen candır, onu ölümlü olmaktan çıkarıp adeta şehre hayat veren nefestir. Bu şehirlere ruh üfleyen mekânları ve hiç şüphesiz mana üfleyen şahsiyetleri vardır. Böyle insanlar olmadan o şehri hayal bile edemezsiniz. O insanlar şehirle adeta etle kemik gibi olmuştur. Onlar şu fani dünyada birlikte var olmuşlardır. İyisiyle kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla dünyanın hâllerini birlikte yaşamışlardır. Onlar dua ordusunun komutanları, hayatlarını İslam dinini daha iyi anlatabilmek için adayanlardır. Onlar Allah dostları, gönül sultanları, Anadolu’nun manevi mimarlarıdır.
Bizler Kadim İslam medeniyetimizin bıraktığı köklü mirasla camiler, medreseler, kütüphaneler, şifahaneler, hanlar hamamlar inşa ve imar eden ilim ve hikmet yolunda önden koşan bir ecdadın torunlarıyız. Bizim medeniyetimiz, insana hizmeti onu yaratana hizmet olarak görmüş ve bu minvalde eserler ortaya koymuş ve örnek şahsiyetler yetiştirmiştir. Örneğin Fatih Sultan Mehmet'in "O benim hocamdır. Şehrin manevi fatihidir" dediği, fetihten sonra Ayasofya'da kılınan cuma namazında ilk hutbeyi okuyan Akşemseddin, ve Peygamber efendimizi Medine’de evinde aylarca misafir eden Eyüp Sultan Hazretleri İstanbul’un başlıca manevi şahsiyetleridir. Evliya Çelebi'nin "Üzerinde nur dolaşan ruhâniyetli bir şehirdir" diye bahsettiği Bursa'da yaşamış İslam âlimleri Emir Sultan ve Üftâde Hazretleri yine Bursa’nın manevi mimarlarıdır. Ankara'nın manevî bekçisi Hacı Bayram Veli Hazretleri de bu şehrin manevi şahsiyeti, hakikat incilerini toplayan gönül avcısı ve ahir zaman mürşididir. Diğer yandan “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler” mısraları yüzyıllardır Hak âşıklarının dilinde tevekkül sözü olan ve ömrünü ilim ve irfan yolunda sarf eden Erzurumlu İbrâhim Hakkı Hazretleri Erzurum’un manevî mimarı olmuştur.
Konya’yı tüm dünyaya tanıtan ve Ben sağ olduğum müddetçe Kur'an'ın kölesiyim. Ben Muhammed (s.a. v.) yolunun tozuyum diyerek tasavvuf deryasında kulaç atan Mevlana gibi önemli şahsiyetlerin yanında son dönem âlimlerinden ömrünü Hak ve ilim yoluna adayan Hacı Veyiszâde Mustafa Kurucu da Konya kültürüne ve manevi ikliminin bu şehirde oluşmasına önemli katkılar sağlamıştır. Konya’nın eğitim etkinliklerinde ve sosyal yaşamında büyük oranda etkili olarak “Bir talebenin yetişmesi uğruna bin münafığın kahrına katlanırım” sözüyle, ilme ve ilim talebesine verdiği önemi ifade eden Hacı Veyiszâde Mustafa Kurucu Efendi Konya Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin de kuruluşunda büyük katkısı olmuştur.
Bu vesileyle kadim medeniyetimizin tarihsel serüveninde eğitim öğretim modellemesine rol model olan İmam Hatip okullarımız yeniden açılışının 71. yılını kutluyor. Bu okulların koridorlarında Kuran sesinin yankılanması, daha bahçe kapısından başlayan manevi iklimin sizi sarıp sarmalamasında ihlas ve samimiyetle ortaya konan gayretler manevi iklimin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bize düşen bu kutlu medeniyetin varisleri olarak manevi iklimin yaşanmasına sahip çıkmaktır. Başta imam Hatip okullarının banisi Celalettin Ökten ve Hacı Veyiszâde Mustafa Kurucu olmak üzere şehirlere mana katan, eserleriyle ve ihlaslarıyla medeniyetimize ruh veren ebediyete irtihal eden tüm büyüklerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.Selam ve dua ile…