SEDEP BAŞLAMIŞKEN
Geçen yıl uygulamaya geçen SEDEP “Selçuklu Değerler Eğitimi Projesi” 2013 2014 eğitim öğretim yılında da uygulanmaya devam edecek. Projenin süreç, işleyiş ve neticeleri hakkında zamanı geldikçe konuşacağız elbet. Lakin “değer” dediğimiz kavram bir kelimenin taşıdığından çok daha ötesidir.
İnsan sahip olduğu yetenekler sayesinde, eşyaya isim verme ve bu isimleri öğrenme imkânına sahiptir. Yine bu yetenekle çeşitli kavramlar geliştirmekte ve bu kavramları kendinden sonraki nesle aktarmaktadır. Böylelikle insanlığın öteden beri geliştirip zamanla değiştirdiği bir ortak davranış biçimi oluşmuştur. İnsanı ve tüm âlemi Yaratan Allah, insanın -iyi-olması için iyi kavramını çeşitlendirmiş ve davranışlara giydirmiştir.
İnsanı insan eden temel bazı değerler iyiliğin sürgit devamı için önemli bir göreve haizdir. Değerler dediğimiz davranış ve tutum şekilleri, önem derecesi bakımından farklı yaklaşımılar olsa da hemen her insan tarafından kabul görmektedir.
Değerler gün geçtikçe şekil ve kavram olarak değişikliğe uğramıştır. Ancak iyiye olan ihtiyaç hiç bitmemiştir. Büyük bir kargaşa ve dağınıklıktan iyi kalabilme niyeti korumuştur. Bu yüzden insanlar, doğruluk, hoşgörü, sabır, iyi niyet, sebat, yardımseverlik gibi geleneksel değerlere önem vermeye devam ederken, refah içinde yaşama, değişik bir hayat, iyi bir imaj, sosyallik, demokrasi gibi modern değerlere de önem vermeye gayret etmektedirler.
Zaman hızla akıp giderken, değişim olabildiğince baş döndürücü bir hızla ileriye dönük bir sarmal halinde devam etmektedir, hal böyle olunca modern dediğimiz değerler bile yeni kavramlarla yeni yaklaşımlarla artabilmektedir. Centilmenlik, sportmenlik, teknolojiyi hakkı ile kullanabilme, iyi bir Internet kullanıcısı olabilme gibi yeni değerler gelişebilecektir.
”Değer” anlayışı toplumda her zaman bulunmalıdır, değilse çözülme ve bozulmalar artarak devam edecektir. Daha vahimi, bozulma ve yıpranmanın boyutları hakkında anlaşmaya varılamayacak, dün anormal gelen davranışlar zamanla normal görünebilecektir. Burada kastettiğim gelişerek elde edilen yenilik ve değişim değildir, değer algılanmasında meydana gelebilecek deformasyondur. Yani hırsızlık hırsızlıktır, bir başkasının malına tecavüz edebilme sınırı zayıflıyorsa sorun başlıyor demektir.
Toplumun sağlıklı olarak varlığını devam ettirmesinde öteden beri zihin arşivinde saklı tuttuğu değer hazinesini koruması büyük önem taşımaktadır. Bu hazinede saklı değerler, öyle geceden sabaha değişecek değerler değildir elbet. Belki yukarıda bahsettiğimiz gibi, geleneğin gelişmiş şekli olarak modern değerler eklenebilir ve modern ve gelenek arasında önem bakımından bir derece farkı oluşabilir ancak hiçbir zaman yok olmazlar, en azından yok olmaları beklenmez.
“Müşteri velinimetimizdir” ifadesi yıllarca bizim esnaf dükkânlarımızda en süslü hatlarla yazılı olarak asıldı. Bu önemli bir değerin yansımasıydı elbet. Dürüst olmanın, hakkı gözetmenin, sanatçılığın, zanaatkârlığın bir değeri idi, belki bu yüzden, terzinin diktiği uzun yılar sağlam kalır, marangozun çaktığı kapı yıllara meydan okur, kahvecinin pişirdiği kahvenin namı yıllarca anılırdı. Gerek toplumun kendisi, gerek esnafın vicdanı ve ailesi, gerek terbiye aldığı rabıtası esnafın kaliteli, estetik ve iyi olması yönünde bir çember çizmişti.
Bugün, kabadayılığın yerini serserilik, efeliğin yerini berduşluk almıştır. Kabadayı silahını ancak ve ancak kati olarak kullanacağı zaman çekiyordu, yani bugünkü gibi silah her akla gelen yerde çekilmezdi. Yani isyankâr ve sıra dışı olmanın bile bir üslubu vardı.
Değişen yanlarımızla değerlerimizi de değiştirmeye gerek yok belki de, yeni ve modern geleneklere tamam ama geleneksel değerlerimizi de hazinemizden yitirmeden devam etmekte kıymet var muhakkak. Devam edeceğiz…