PAZARLAMANIN TEKNOLOJİK DEVRİMİ
Günümüzde artık kavramlar hızla gelişiyor, toplum değişiyor, ekonomi değişiyor, ticaret değişiyor, dünya üzerinde hiçbir şey sabit kalmıyor. Aslında günümüzde de bir sanayi devrimi yaşanıyor fakat eskisine göre çok daha hızlı ilerliyor ve çok daha hızlı tükeniyor. Bunun adına da teknoloji devrimi diyoruz. Özellikle 2000’li yılların başında internet kullanımı hızla yaygınlaştı, teknoloji hızla büyüdü. Tabi ki bu büyüme her alanda yeniliği de beraberinde getirdi. Başta toplum etkilendi bu gelişmelerden aslında hiç alışık olmadığı bir teknolojiydi internet. Fakat hızla toplumu etkilemeye başlayan bu teknoloji insanların tüm davranış kalıplarını değiştirmeye başladı. Pazarlama da direkt olarak insan bilimiyle ilgili olduğundan bu yeni teknoloji devrimine en hızlı ayak uyduran disiplinlerden biri oldu.
İnternet aslında bu devrimin ilk adımıydı diyebiliriz. Bu ilk adım arkasından yeni mecraları getirdi. İnternet reklamcılığı kavramını ortaya çıkardı. Eskiden sadece masaüstü bilgisayarlardan erişilebilen internet artık cep telefonlarından kolayca ulaşılır hale geldi. Eskiden internetteki bilgileri pasif şekilde maruz kalan tüketiciler artık internetteki içerikleri üreten, paylaşan bireyler oldu. Yani bu yeni teknolojik devrim tüketiciyi de üretici konumuna getirdi ve hepimiz birer içerik üreticisi olduk. Akıllı telefonlarda video veya fotoğraf çekip paylaşma ile başlayan bu süreç artık daha da ileri boyutlara taşındı. Artık tüketiciler fotoğraflar üzerinde yaptıkları oynamalar ile, çektikleri videoları kurgulama, efekt verme gibi özelliklerle profesyonel bir içerik üreticisi konumuna erişti. Artık herkes bir fotoğraf sanatçısı, herkes bir yönetmen olarak kendini vasıflandırabiliyor. Sosyal medya denilen yapının ete kemiğe bürünmesi ise çok kısa bir zamanda gerçekleşti. Bundan 3 yıl önce Twitter yaygın bile değilken bugün siyasetçiler, sanatçılar Twitter’da polemiğe girer konuma ulaştı. Facebook ikinci altın çağını yaşadı. Facebook ve Twitter’ın yanına daha birçok sosyal medya kanalı da dâhil oldu.
Biraz önce de belirttiğim gibi pazarlamanın da dinamikleri, mecraları değişti. Sosyal medya artık bir reklam mecrası haline geldi üstelik geleneksel mecraları saf dışı edebilecek kadar güçlenen bir mecra. Kısa zamanda bu gücü elde edebilmesi de teknoloji devriminin gücünü ortaya koydu aslında. Tabi bu durum markalara hem bir dezavantaj hem de büyük bir avantajı da beraberinde getirdi. Eskiden geleneksel mecrada görünmeyi kendine zorunlu gören her mecrada yer almalıyım şu da beni görsün buna da görüneyim diye çabalayan markalar, yeni teknoloji devrimi ile artık ben birilerine görünmeye çalışmaktansa birilerini bulayım, onlara bir içerik veriyim ve bırakıyım onlar bu içeriği paylaşarak beni istediğim kadar kişiye ulaştırsın demeye başladı. Son dönemlerde “Transmedya” kavramı olarak bilinen bu süreç durmadan ilerliyor ve yenilikleri içerisine katarak büyümeye devam ediyor. Her ürün ve hizmete uyarlanabilir olması da bu yenilikleri hızla benimsememize destek oldu. Artık markalar bak ben sana ürün üretiyorum gel bunu al demek yerine tüketicilerin paylaşabilecekleri, onları da sürecin içerisine dâhil eden, üretici konumunda olabilecekleri içerikleri müşterilerine sunuyor. Ardından da kelebek etkisinin tadını çıkarıyor. Aslında pazarlama en büyük devrimi bildiğimiz pazarlama kalıplarının yıkılmasıyla yaşadı. Modern pazarlama ile hayatımıza giren bütünleşik pazarlama iletişimi kavramı bu yeni devrim ile şekil değiştirdi. Aslında çok da olmamıştı bütünleşik pazarlama iletişimi kavramını yerleştirmemiz. Her mecrada aynı mesaj ve içerikle yer almak olarak bildiğimiz bütünleşik pazarlama iletişimi yerine artık her mecrada farklı bir içerikle aynı özü koruma anlayışına geçmiş olduk. Yani yeni teknoloji devrimi bize mesajın özünü koru ama her mecrayı kendi genetiğine uygun olarak kullan, her mecrada o mecranın yapısına uygun mesaj üret diyor. Bu anlayışta tüketici mesajın hem alıcısı hem üreticisi hem de yayıcısı oluyor.