Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Ne Kadar İyisin

Ne Kadar İyisin

Yaratılışın bizatihi kendisi iyidir desek hata etmiş olmayız, nitekim Allah’ın iradesi ve tecellisi ile yaptığı her şey iyidir çünkü onun yaratması iyidir ve ona kötülük atfedilemez. Öyle ki bizim ne zaman ve nerede dünyaya geleceğimizi takdir ve tayin eden odur. O buna karar vermişse bu iyidir.

Bizim için asıl mesele “iyinin” ne olduğunu anlamaya başladığımızda ortaya çıktı. Neyi ne kadar ve niçin yapacağımız suali eylemlerimizin de vasfını ve şeklini belirlemiş olacaktı? Hep zıttı ile anmış olmak da iyinin kavranmasında başrol oynadı. Ne zaman iyilikten bahsetsek kötülük de akla gelmiş oldu ki bu durumda iki uç olgunun hep aynı dairede yer bulması da kaçınılmazdı.

Meselenin diğer bir yönü de “iyinin” ne olduğu. Daha çocuk aklımızla canımız yanar yanmaz yanına koşup gittiğimiz annemizin iyileştirici gücü nerden geliyordu? Öpüp dokunuşuyla acımızın azalması ne tür bir iyilik haliydi? Zaman geçip büyüdükçe insanlığımızın çok farklı yönlerini de tanımaya başladık. Karşılaştığımız, gördüğümüz, duyduğumuz onca olay karşısında neyi ne ile ölçeceğimiz konusu da karmaşık bir hal aldı.

Hiçbir kural, hiçbir prensip, hiçbir inanç bazı insanların “iyilik” anlayışını ortak bir zemine getirmiyor. Misal ülkesinin ve halkının refahı için başka bir ülkeyi ve halkını sömüren yönetici, eyleminin iyi olduğuna inandığı için bunu yapmadı mı? Sizin terördür dediğiniz bir yapıya başka bir ülke bölgenin güvenliği için ona ihtiyacım var derken hangi “iyiyi” ölçüt olarak alıyor? Daha çok para kazanmak daha iyiyse, ürünlerinde hile yapan adama kim “kötülük yaptın” diyebilir? İçinde yaşayan ne kadar canlı varsa hepsine yetebilecek zenginlikte yaratılan dünyayı, yaşanılamaz hale getiren insanlığın, kendi rahatı ve konforu için yaptığını düşünürsek hangi iyiden bahsetmiş olacağız?

Hukuken ve kanunlar çerçevesinde kalan her şeyin mutlak iyi olduğunu söylemek de iyiyi kemaliyle kapsamış olmayacak. Genetiğiyle oynanmış bir gıdayı piyasaya sürmek belirli oranlara uydukça serbest olabilir. Peki, tıbben ve ileriki nesiller için büyük resimde zararlı olduğunu bildiğimiz halde buna vesile olmak iyiliğin bir şubesine girer mi? Hacze düşmüş bir arkadaşınızın haraç mezat evini almak iyi midir?

İyilik esasen sevgi, merhamet, hasret gibi iç dünyamızla yakından ilgili bir histir. Diğer yandan iyilik eylemi de içine alır. İyiyim demek tek başına “iyi” için delil olmaz. Onun sahaya, davranışa, harekete yani eyleme dönüşmesi de beklenir. Kimileri sıklıkla “iyi niyetlerini” paylaşıp sunuyor. Sözde kalmış iyilik cümleleri eylem olarak hayata yansımadığı zaman yine iyilik yapmış olur muyuz?

İyiliğin vicdanımızla direk bağlı olduğu kanaatindeyim. Cevherinde kötülük beslemeyen ve bile isteye niyetinde kötülük planlamayan bir insanın sahip olduğu öz, yaratılış icabı gerçek iyiliği bilir ve tanır. Dünya ve onun içinde bulunduğu âlem de iyidir, yaratılışları gereği iyilikle, düzenle, bozulmaz bir nizamla yaratılmışlardır. Bu durumda dünya misafiri insan da yaratılış icabı iyidir dersek bunca kötülük nedendir? Bireyler, sen, ben, o, kişinin kendisi kötü olduğu için iyiyi ayırt edemiyoruz. Fert olarak kendi “iyi” çerçevemiz değerlere, ahlaka ve etik prensiplere uymadığında kötü oluyoruz.

Bahsini ettiğim kötülüğün “hata” ile karıştırılmaması gerektiğini de belirtmiş olayım. Kaldı ki iyinin en müşahhas sınırı kanımca inanç ilkeleriyle belirlenmiş durumda. İyiliğimiz, iyi oluşumuz, iyi eylemlerimiz çoğaldıkça kötülükten o kadar uzaklaşmış olacağız. Aslında kişi, samimi bir bakışla kalbine baktığında “iyi nedir” sualine “iyidir” cevabını zaten verecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi