Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Ne Bekliyorsun Ey Yeni Yıl?

Ne Bekliyorsun Ey Yeni Yıl?

            Hükmün yok zamana, ölüme doğuyor her canlı ve hiçbir gerçek ölüm kadar sarsmıyor insanı. İster hicri ister miladi ister Rumi takvime göre olsun zamanın geçişini belirlemek için birer alet hepsi. Zamanı ölçme aracı olarak kullanılıyor olsa da ölçülmeye müsait olmayan bir değeri konuşuyoruz oysa.

            Zaman dediğimiz o kocaman “anlar” topluluğu kime göre ölçüldüğünde tam olarak takdir edilebilir ki? Kimi zaman otuz saniye geçmek bilmiyor kırmızı ışıkta hele ki acelemiz varsa, sahi şu fani dünyada acelesi olmayan bir insan var mı ola? An geliyor göz açıp kapayıncaya kadar geçip gitmiş oluyor zaman. Nasıl geçtiğini bilemiyorsunuz, tutmak istediğiniz günler, donup kalmak öylece…

            Ömür sayfasından bir yaprak daha koparmış oluyoruz her an, bunu günlere, aylara, yıllara bölünce sayılar kalıyor elimizde. Takvim yaprakları gibi, acı, hüzün ve pişmanlık duyduğumuz anları yırtıp atmayı ve bir daha anmamanın uğraşına giriyoruz da kimi yaşanmışlıkları hatıra defterinde bir gül yaprağı gibi özenle koruyup kolluyoruz.

            Hatırlayıp duygusuyla avunduğumuz anların birikimi ve çokluğu oluşturuyor hatıra defterimizin en güzel sayfalarını. Tekrar tekrar bakıp anmak, dokunmak istiyoruz o yapraklara ve belki yeniden yaşamak ümit ve arzusuyla.

            Yarına dair biriktirdiğimiz iyi dilekler, hedefler, ümitler, beklentiler ve duamıza sığdırdığımız hayaller… Hepsi zaman denen yolun yürünüp bitmesi için birer vesile… Bitiyor ömür ve elimizde koca bir yekûn kalıyor kendi dünyamıza dair. Güzel ve iyi olanın peşinde doğru ve isabetli hamlelerle yarına ulaşabilirsek yüzümüz ak olacak belki de.

            Miladi yılın bitişi üzerine düştü bunlar kaleme. Takvim yeni bir sayıyı yeni bir yıl olarak belirlemiş olacak bugün itibari ile. Kime sorarsanız sorun ekser kesim iyi dilek ve temennilerini dile getirecek ümitle.

            Yeni yıldan ne bekliyorsunuz sorusunu çevrenizde o kişiye sorun ve bu on kişide diğer on kişiye. Dolaşsın bu soru tüm dünyayı ve yine sorulsun aynı soru size. Ne olacaktır sonuç? Herkes barış, huzur, mutluluk, sağlık, afiyet, neşe dilemiyor mu yeni yıldan?

Misal kimse savaş olsun istemiyor, barış dileyerek başlıyor cümle âlem sözlerine. Herkes böyle arzu ve coşkuyla barış istiyor da şu savaşlar neden günden güne artıyor eksilmiyor. Hani diyeceğim o ki kelli felli dünya liderleri en mütebessim halleriyle “barış, barış” diye dilekte bulunuyorlar ama savaşı bitirecek tek adım atmıyorlar. Bunca insan barış diyor da neden küslükler, kavgalar, gürültüler bitmiyor?

Huzur diliyor tüm ahali, baksan herkesçikler bıkmış usanmış korkudan, tedirgin yaşamaktan. Ağzını huzurla açıp iyi dileklerini sıralayan bunca insan evladı varken içine düştüğümüz bu korku, kavga, ümitsizlik sarmalı nasıl da yapışıp kalıyor mahallemize? Mutsuz olmayı kimse istemiyor lakin başkasını mutsuz etmek pahasına kendi bencilliğimizden vazgeçemiyoruz… Sağlık afiyet istedikçe sağlığımıza kast edenler çoğalıp gidiyor.

Bu kadar barış, huzur, sağlık isteyenlerin olduğu bir dünyada masum bir çocuk haberi olmadan hiçbir şeyden yumuyorsa gözlerini fani dünyaya birileri dilinin ucunda bırakıyor demek ki iyi niyetlerini.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi