Nasiptir Artık
Sözler vardı ihtişamlı terennüm ederdi... Sonra insan şımardı ve Söz düştü dillerden .Kelimelerin anlamı kayboldu.
İnsan kelimelerin tadını unuttu! Hızla değişen değerlerimiz oldu, yaşam tarzları taklit oldu insanlığın
Sonra öyle bir senaryo kuruldu ki İnsan sadece hızla değişen oyunlar kurup oynamaya başladı....Bazıları da bu oyunları sadece seyretti.
Sonra
Ağır başlı bir duruşu vardı insanın
Olgunluk en güzel şeydi. Ama sonra yerini hiç bitmeyen bir ergenliğin uçarı neşesi aldı.
Sonra karamsarlık dertler kendini denetimsizliğine bıraktı. Efendilik gizlendi insanın bu şaşalı dünyasında. İnsan artık seve seve, tembelliğe övgüler dizmeye başladı. İnsan Övülmeye bayıldı.
Hızla değişen değerler ve tüketilen duygular insani yedi bitirdi. Aklı vicdanı, adaleti ve muhabbeti hep yok ettiler.
İnsan hırsıyla dopdolu ve peşi sıra gelen doyumsuzluğun hazzını yaşıyor. Bencilliğin, huzursuzluk ve dengesizliğin koynunda olan insan işte bu yüzden mutlu olamıyor. Rızık ve nasip meselesini işte bu yüzden anlayamıyor
Öyle bir hafıza kaybına uğruyor ki insan Bu şuur kaybında ne kadar yaşayabilir? Bunu da sorgulamak gerekir. Hep diyoruz yüksek teknoloji, rahatlığa ve bedavaya alışan insan
Rızıksızlık ve nasipsizlik arasında buhranlar yaşıyor
İnsan varlık içinde yokluk çekiyor. Rızık korkusu insani sahteliğe götürürken birilerinin ayağını kaydırma telaşında yaşıyor.
Şunu söylemek isterim ki; İnsanın bu varlık içindeki yokluğunda hakiki bir rızka ihtiyacı var
İnsan şunu bilmeli ki bu alem mükemmeldir ve ona da özeldir. Ve bu şuurla insan benzersiz bir değerdedir de farkına varamaz
Ne zaman ki dürüst olur insan hazzın yaşar maneviyatın işte o zaman . Kelimelerin tadını almaya başlar. Varlığın rızkıyla zayıflayan bağları kuvvetlenir. Nasibinin lezzetini alır da içine çeker.
Ve insan Rızk ve nasibiyledir artık. Ve insan buna aşkla ve sevda ile bağlıdır.
Kalın efendim sağlıcakla