Sedat Dönmez
Sedat Dönmez Mevlana’yı Daha Ne Kadar Tüketeceğiz?

Mevlana’yı Daha Ne Kadar Tüketeceğiz?

Modern kapitalist tüketim kültürünün yeni ikonu kim diye sorsanız kesinlikle Mevlana derim. Markalar, Mevlana’yı öyle bir kullanmaya başladı ki nereye baksak onu görüyoruz. Mevlana’nın felsefesini anlamadan onu popüler kültür ikonu haline getirmeyi başardık.

 

Mevlana’yı hiç duymamış birisi sosyal medyada araştırma yapsa dünyanın en iyi kişisel gelişim uzmanının bir zamanlar Anadolu’da yaşadığını zannedebilir. Allah aşkı ile yazılan şiirlerin derinliğini anlamadan maddi aşkı anlattığını düşünüyoruz.

 

“Ne olursan ol, yine gel” en meşhur sözlerinden bir tanesi. Mevlana’nın bu söz ile insanları İslam’a davet ettiğini düşünmeden paylaşımlar yapıyoruz. Bununla da kalmayıp insanlara laf sokma yarışına giriyoruz. Hz. Pir, popüler kültürün de etkisiyle tüketilmeye açık bir ikon haline gelmiştir. Onun yedi öğüdü, ruhumuzu ve düşünce dünyamızı etkilemekten çok evimizin ya da ofisimizin duvarlarını süsleyen bir eşyaya dönüşmüştür. Mevlana’nın özünü sadece başyapıtı Mesnevi’de bulabilirsiniz, o da gerçekten ararsınız!

 

Mevlana’ya en çok sahip çıkmasını beklediğimiz şehir doğal olarak Konya. Ancak bugün Konya, Mevlana’yı kapitalizmin tüketim ikonu haline getiren bir şehir oldu. Kafamızı nereye çevirsek Mevlana’yı ya da Mevleviliği ticari meta haline getiren ürünler görüyoruz. Mevlana üzerinden pazarlama yaparken Mevlana’nın tasavvuf anlayışını içselleştimemizi sağlayacak hiçbir şeye yatırım yapmıyoruz, emek harcamıyoruz.

 

Logolarda kaç firma Mevlana’dan, Mevlevilikten yararlanıyor hiç dikkatinizi çekti mi? Konya artık hem Mevlana’yı ticari meta olmaktan çıkarmalı hem de rekabetten farklılaşacak işlere imza atmalı.

 

Selçuklular ve Mevlana, Konya için büyük değer. Ama artık bu iki değeri daha fazla ticarileştirmek sürekli göz önünde bulunmasını sağlamak ister istemez önemini yitirmesine neden oluyor.

 

Her yazımızda rekabetin sertleştiğini vurguluyoruz. Rekabetin dozajı yükseldikçe indirim reklamları zirve yapıyor. Bu da karlılığı azaltıyor. Pazarlamada sürekli Mevlana’dan ve Selçuklu öğelerinden yararlanmak markaları tembelliğe itiyor. Logosunda Mevlevi figürünü kullanan çimento şirketi biliyorum ben. Allah aşkına çimento ile Mevleviliğin ne alakası var?

 

Konya’da inşaatla ilgili bir şey yapılacaksa akla ilk Selçuklu mimarisi gelir. Ajanslar, markalara “sizi rakiplerinizden farklılaştıran ne var” diye sorduğu tatmin edici bir cevap alamıyor. Çünkü her şeyde Selçuklu motifleri kullanılmış.

 

Markalar, Mevlana’nın zihinlerdeki pozitif konumundan yararlanmak için her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorlar. Bu durum markayı rekabette farklılaştırmadığı gibi Mevlana’yı da özünden uzaklaştıran popüler kültürün ikonu haline getiriyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sedat Dönmez Arşivi