Kurşundan Çiçeklerin Şehri Kudüs..
Geçtiğimiz günlerde ABD Başkanı Donald Trump; “Tel Aviv’de ki büyükelçiliğimizi Kudüs’e taşıma talimatı verdik” açıklaması ile Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak ilan etmiş oldu. Ve bunu yine barış için yaptıklarını söyledi.
“Onlara yeryüzünde fesatlık çıkarmayın denildiği zaman, biz sadece sulh getirenleriz derler.” (Bakara 11)
Öncelikle altını defalarca çizerek belirtmeliyiz ki İsrail bir devlet değil, işgalci güçtür. 1967’de Doğu Kudüs’ü işgal etmiş ve 1980’de ise tek taraflı olarak Kentin doğusunu ve batısını birleşik başkenti ilan etmiştir. Şimdi ise birisi kalkıp Amerika Başkanı sıfatı ile dünyanın öteki ucundan halkların kaderlerini tayin ediyor. Artık hamaseti bırakma zamanı geldi de geçiyor. Kudüs’e sahip çıkma, gerçek sahibinin kimler olduğunu hatırlatma zamanı..
*
Kudüs neden bu kadar önemli?
Kudüs üç ilahi dinin mensupları olan Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar için kutsaldır. Bundan dolayıdır ki Kudüs için ne savaşlar bitiyor ne de akan kan duruyor. Kudüs Hıristiyanlar için İncil’e göre, Hz. İsa’nın burada yaşayıp çarmıha gerilmesi nedeni ile kutsal görülüyor. Yahudiler ise inançları doğrultusunda bu toprakların kendilerine vaat edildiğini ve ilk tapınaklarının burada olması nedeni ile kutsal kabul ediyor. Biz Müslümanlar için ise Kudüs ilk kıblemizdir ve Miraç’ın gerçekleştiği bu topraklarda Peygamberimiz (s.a.v) göğe yükselmiştir.
Bugün Türk Müslümanları olarak avazımız çıktığı kadar bağırmalıyız, Kudüs Müslümanlarındır! Arapların sorunu, Kudüs’te ne işimiz var, topraklarını satmasalar idi… Bunlar, Siyonistlere hizmet eden söylemler. Kudüs, ne Arapların ne de Filistinlilerin, Kudüs Müslümanların mabedidir. Hepimizin meselesidir.
Biz baş eğer isek Kudüs düşer!
*
1969’da dönemin İsrail Başbakanı Golda Meir, Mescid-i Aksa’da büyük bir yangın çıkarttıktan sonra şunları şöylemiştir; “O gece korkudan sabaha kadar uyuyamadım. Zannediyordum ki Müslümanlar dört bir yandan İsrail’e saldıracaklar. Fakat sabah olduğun da böyle bir şey olmadı. İşte o zaman anladım ki biz istediğimizi yapabiliriz, bu ümmet uyuyan bir ümmet..”
Maalesef doğru. Dünya’da akan kana bir bakın. Haçlı var gücü ile Ortadoğu’da bütün planlarını ince ince işlerken oyuna geliyor, birbirimiz ile savaşıyoruz. Şimdi Kudüs’te akan Müslüman kanı durmuyor ise bunun sebebi ne Amerika ne de İsrail.. Köpek köpekliğini yapacak elbette. Bunun sorumlusu yattığı gaflet uykusundan bir türlü uyanamayan dünya Müslümanlarıdır.
Varoluş sebebini bilen her Müslüman kendine şunu sormalı; “Bugün değilse, ne zaman?”
*
“Bakır yaprakların, çelik gövdelerin, acımasız yüreklerin, demir köklerin, tunçtan ve uranyumdan dalların.. Kurşundan çiçeklerin şehri olan Kudüs..” Zalimlerin başkenti olmana boyun eğmeyeceğiz.
*
Ne yapmalıyız?
Ecdadımıza yakışır nesil olmalıyız. Matematik, astronomi, fen, mimari, edebiyat.. Hatta tuvalet adabını bile Avrupa’ya öğreten ecdadın torunları olarak şimdi de teknoloji, sanayi ve ekonomi de ilerlemeliyiz. Hamaset yapmayı, boş naralar atmayı bir kenara bırakıp, her ne iş yapıyorsak daha iyisini yapmaya çalışmalıyız. Damarlarımızda ki kanı, gönlümüzde ki imanı, aklımızda ki ilim ile birleştiremediğimiz sürece ettiğimiz kelamların hakkını veremeyeceğiz.
İslam’ın sancağını şahlandırmak boynumuzun borcu olsun. Kudüs, İsrail’in mezarı olsun.
“Sizler, Yahudiler ile muhakkak savaşacaksınız! Harp o kadar şiddetli olacaktır ki, hatta taş; ‘Ey Müslüman! Şu arkamda ki Yahudi’dir. Gel de onu öldür.’ diyecektir.” (Müslim, Fiten,80)