Keferenin Başı Amerika Mı?
Son dönemlerde hem bölgemizde hem de dünya gündeminde birbirinden bağımsız gibi görünen fakat gerçekte birbiriyle ilintili olan olayların meydana gelmesi bölgemizde çıkar hesapları yapan güçlerin artık oyunlarını arka arkaya sıraladığının göstergesidir. Keferenin başı belli diye bir tabir vardır ya işte bu dönemlerde oyun kurucu olarak gördüğümüz dış güçler için kullanacağımız tabire tam uygun düşmektedir. Buyurun başlayalım.
Keferenin başı önce ülkemizde uzun yıllardır oyun oynarken en son 2013 yılında Pensilvanya kökenli 17-25 Aralık yargı darbesini denemiş ve başarısız olmasının ardından 15 temmuz devreye sokulmuştur diğer taraftan ana muhalefet liderinin yolsuzluk yalanını sürekli gündemde tutmaya çalışması bu günler içinmiş bekledik ve gördük. Yine Pensilvanya kökenli 15 temmuz darbe girişiminin başarılı olamaması planda değişiklik yapılmasına sebep olmuştur ve Kefere ekonomi ve Askeri hamlelerle sahneye çıkarak oyun değiştirmiştir. Kefere Türkiye deki yolsuzluk iddialarını destekler mahiyette Amerika da dava açılması ve yine özellikle Aralık ayı gözetilerek denk getirilmesi de ince düşünülmüş bir hesap olduğunu göstermeye yetmektedir. Amerika da düzmece bir mahkeme kurulup Türkiye’yi yargılama ahmaklığını gösteren Amerikan mahkemesi ile içeride ana muhalefet liderinin önce yolsuzluk suçlamaları ile beraber aynı günlerde 17-25 Aralık göndermesi oyunun uluslar arası boyutunu göstermeye yeter sanırım. Fakat kefere sadece ülkemizde değil tüm bölgede kirli oyunlarına devam etmektedir.
Yine geçtiğimiz hafta da Nato da yapılan küstahlığı bir kenara not ettiğimizi daha önceden söylemiştik ve bunu da keferenin oyununun bir parçası olarak bakmak gerekir.
Amerika Başkanı Trump’ın söylediği ile yaptığı birbirini tutmayan bir tutum sergilemesinin ülkemiz de ve de bölgemiz de bilmeden ateşle oynadığının farkına varmadığını göstermektedir. Suriye de Türkiye’nin tüm uyarı ikazlarına rağmen Ypg ye binlerce tır dolusu silah vermesi Amerika’nın Orta doğuda kısa ve uzun vadeli oyunlarının bir tezahürü olarak görülmelidir. Üç büyük din için kutsal olan ve Müslümanların ilk kıblesi olan Mescidi Aksanın bulunduğu Kudüs’ü Başkent olarak tanıyan Amerika Müslüman ülkelerin tepkisini ölçmek istemektedir. Uzun yıllardır bölgede yaptığı iktidar oyunları ile yönetimleri etkisi almaya çalışan ve kısmen de başarılı olan Amerika, Libya da kabile devletçikler oluşturması Suriye de Ypg ve Daeş işbirliği ile başını kaldıramayan bir Müslüman çoğunluk ve Mısır da, Suudi Arabistan da Amerika güdümlü bir diktatöryal yönetimi oluşturmuş yine Katar gibi ülkeleri de bu güdümlü yönetimlerle hizaya getirmeye çalışması ile tüm Arap ülkelerinde oynadığı oyunların etkisini test etmek istemektedir. Yani oyun başarılı mı görmek istemektedir. Fakat Kudüs sadece Yahudiler veya Müslümanlar için kutsal olmakla beraber Hristiyanlar için de kutsal bir yer olduğu için Amerika Hristiyanları hiç hesaba katmamış gözükmektedir çünkü Hristiyanlar Kudüs de hacı olmaktadırlar ki Batılı devletler de bu karara destek vermemektedir. Keferenin başı oyunlar kurarken bu oyunlar ile sonunu hazırladığını ve Amerika’nın da sonunun geldiğini ilerleyen zamanlarda göreceğiz.
Bu arada bizim ana muhalefetin lideri Salı günü Partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada uzun zamandan beridir dilinden düşürmediği tutuklu gazeteciler söyleminin sadece sözde olduğunu göstermiştir. Bir medya yargılanacaksa suç işlediği veya haberin milli menfaatlere ters düştüğü durumlarda yapılması gerektiği inancını taşımaktayız fakat ana muhalefet lideri nerde vatana ihanet eden medyacı yazar çizer varsa hepsinin hakkını savunurken milli değerlere önem veren ve İlkeli taraf olan devletinin ve milletinin yanında durarak yayın yapan medyaya içindeki kini kusması yine kendisi ile ikilem içinde olduğunu göstermektedir. Ana muhalefetin lider Turkuaz Medya’yı hedef göstermesini kınıyoruz çünkü iktidara gelmeden kendisini eleştiren medya organlarını kapatmak ve çalışanları idam etmek anlamına gelen elim sözlerini tekrar tekrar kınıyoruz. Saygılarımla