Kriz de Yok, Keriz de Yok
Ülkemiz geçen yılki büyüme oranı olan yüzde 7,4 ile G-20 (Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan 19 ülke ve Avrupa Birliği Komisyonu'ndan oluşuyor) ülkeleri arasında birinci, OECD (AB üyesi ve gelişmiş ekonomilerden oluşuyor) ülkeleri arasında ise ikinci sırada yer aldı.
Yakın geçmişte G-20 ülkeleri arasında bile yer almazken, şimdi Avrupa Birliği ortalaması olan yüzde 2,4’ün çok üstünde bir oran ile büyümekte ve büyümeye de devam etmekteyiz. 2003-2017 yılları arasında ortalama büyüme hızımız ise yüzde 5,8 olarak gerçekleşmiştir. Bugün, ülkemiz gayrisafi milli hâsıla bakımından dünyanın 17’nci, satın alma paritesine göre ise dünyanın 13’üncü büyük ekonomisi konumundadır.
Bu yıl yapılması planlanan kamu ve özel sektör yatırımları ile tarihimizde ilk defa bir yıl içerisinde yaptığımız yatırımlar 1 trilyon lirayı aşmış olacak. İhracatımız 160 milyar dolara, döviz rezervlerimiz 110 milyar dolara ulaşmış durumda. Çalışan sayımız 29 milyona ulaşırken, Kamu borç stokumuzun (İç Borç + Dış Borç Toplamının GSMH “Bir ülke vatandaşlarının bir yıl içinde ürettikleri mal ve hizmetlerin toplam parasal değeridir” bölünmesidir.) milli gelirimize oranını ise yüzde 60 seviyesinden yüzde 8,5’e kadar geriledi.
Şimdi gelemim Yapay Döviz artışlarına;
Geçen yıl yani Şubat 2017'de yüzde 12,6 olan işsizlik oranı, bu yıl Şubat 2018 itibarıyla yüzde 10,6'ya inmiş,
Turizm geliri, 2018 yılının ilk çeyreğinde 2017’nin ilk çeyreğine göre yüzde 31,3 artmış,
Sanayi Üretim Endeksi, 2017 sonuna göre 2018'in şubat ayında 5,2 baz puan artarak 117,6’ya ulaşmış,
Ve dış ticaret açığımız, 2018 yılı başından itibaren kademeli olarak düşüş göstererek, 7,5 milyar dolardan 4,6 milyar dolara inmiş iken, aleni düşmanımız olan Liberal-Kapitalist Sistem ve Şeytanlaşmış uşakları, kriz senaryoları yazmaya çalışıyorlar. Sahipleri oldukları sözde kredi derecelendirme kuruluşları ile ülkemizin kredi notunu düşürerek, uluslararası gerekçeler ile artan dolar fiyatını ülkemiz ekonomisinden kaynaklı imiş gibi göstermeye çalışıyorlar.
Ekonomik verilerimiz her yönden geçen yıldan daha iyi durumda iken neden dolar yükseliyor, bu kriz çığırtkanlığı neden yapılıyor? İyi düşünmek lazım!
Sebep, tabikî de 24 Haziran Seçimlerinin sonucunu etkilemek.
Ama, son umutları olan ekonomik kriz oyunları da boşa çıkacak inşallah.
Dün, Borsa İstanbul, her şeye rağmen 102 bin puanın üzerinde başladığı günü, günlük yüzde 1.05 artışla 103 bin 328 puandan kapattı.
Yüzde 90, yüzde 100 gibi yüksek faizlerle yıllarca iç içe yaşayan ve sömürülen ülkemizin, şimdi yüzde 7 ile yüzde 10 gibi düşük faizler ile batacağını iddia etmek vatandaşı keriz yerine koymaktır.
Ülkenin batığını, batacağını söyleyen muhalefetin biri, iktidara gelir isem diyerek, bol keseden vatandaşa vatandaşlık maaşı bağlayacağından bahsediyor. Sormak lazım kendilerine, madem ülke batık halde, sen gelir gelmez nasıl bu parayı vereceksin diye? Vatandaşın aklı ile alay ediyorlar. Eski siyaseti unutmamışlar, millete anahtar dağıtıkları günden kalma vaatlerle sonuç alacaklarını sanıyorlar.
Bir diğeri de çıkmış, hiçbir şey yapmaya gerek yok, ben seçilirsem huzur ortamı olur ve her şey kendiliğinden düzelir diyor. Ya sizin olduğunuz yerde ne zaman huzur oldu? Bir kongrelerinize bakın, kavgasız dövüşsüz kongreniz mi var? Daha asansöre binmeyi bilmiyorsunuz, yürüyen merdivenden inmeyi bilmiyorsunuz.
Allah’ımın izni ile, dış ve iç saldırılara rağmen, Ülkemiz batmayacak ama bu “Faiz Sistemini” batıracak, yeni sistemin temellerini atacak. Yeni bir dönemin başlangıcı olacak Cumhur İttifakını, vatandaşımız güçlü bir meclis desteği ile Recep Tayip Erdoğan Liderliğinde ülkemizin yönetimine yeniden getirecek ve “bu dönemin adı güçlü iktidar, sürekli istikrar olacak” inşallah.