Konya sokaklarında neler oluyor?
Konya, geçmişte Selçuklu Devleti gibi çok güçlü ve köklü bir medeniyete ev sahipliği etti.
Tarihsel sürece bakıldığı zaman ne isimler geçti. Ne mekânlar kuruldu. Ne şahsiyetler yaşadı.
Üzerine eklenen Osmanlı Devleti tarihini hiç söylemiyorum zaten. Bir düşünseniz hafızalara yer etmiş çokça karakter bulursunuz.
Fakat bizim şehir olarak şöyle bir problemimiz oluşmaya başladı. Sosyal medyadan ve günlük hayatımdan gördüğüm kadarıyla, artık Konya’da ve ilçelerinde sokak isimlerinin yerini numaralar almaya başladı.
Bu durum bütün ilçelere virüs gibi yayılmış durumda…
Peki, bu sokak isimleri neden değiştiriliyor?
Tarih sokaklarımızdan neden siliniyor?
Kültürümüze bu kadar bağlıyız madem, ismi Plevne olan bir sokağın adını neden dört basamaklı ne olduğu belirsiz sayılar silsilesi ile değiştiriyoruz?
Oldum olası sayıların ruhunun olmadığını savunanlardanım. Kelimelerin kişiliği vardır derim hep. Bir kelime bir insana çok şey anlatır. Oturur konuşur seninle. Tarihi, edebiyatı, kültürü, sanatı konuşur kelimeler. Senin dilini sana tercüme eder. Ama sayılar soğuktur. Sokağına kimlik kazandırmaz. Aksine onu bir yokluk yığınına dönüştürür.
Bakın bu konu çok basit gözükebilir. Aman canım ha öyle olmuş ha böyle bir şey fark etmez ki denilebilir. Ama böyle ince nüanslar bizi özümüze döndürmeye meyillidir. Bu basit ama etkili değişiklikler bir eksiklik doğurmaya yetebilir. Zaten tarihimizle çok iç içe bir millet olamadık maalesef ki. Bari bırakın da sokakların adında görelim Gazi Osman Paşa’yı, Hızır Bey’i, İbni Kemal’i ve daha nice tarihi şahsiyeti…
Örneğin bir çocuk bir sokağın önünden geçerken, tabela da Melikşah ismini görünce hafızasına yazar. Çok meraklıysa eğer annesini çekiştirip sorar, “Melikşah kim?” diye. Ya da annesi çocuğa derki; “Bak evladım, bu sokağın ismi neden Melikşah biliyor musun? Çünkü Melikşah bizim en önemli ve güçlü sultanlarımızdan. O Selçuklu Devleti’ni uçsuz bucaksız bir hale getirdi. O senin gibi küçücük bir çocukken Sultan olup, Selçuklu’yu Anadolu’dan Umman’a, Kafkaslar’dan Hindistan’a kadar genişletti.”
Lütfen anlatmaya çalıştığım ince farkı anlayın!
Mesela size çarpıcı bir örnek vereyim. Dünyadaki diller içerisinde en çok Türkçe kelime bulunduran dil Sırpça… Sırpça’da Türkçe’den türeyen tam 8 bin 900 sözcük var. Ve halk arasında epeyce kullanılıyor.
Konumuza daha da dokunan yanı ise, Belgrad’da çoğu semt ve sokağın ismi de Türkçe!
Yani her şey küçük bir adımla başlar. Bu adım ister güzel bir şeye doğru olsun, ister kötü…
Ne demiş atalar; “Bir mıh bir nal kurtarır; bir nal bir at kurtarır; bir at bir er kurtarır; bir er bir cenk kurtarır; bir cenk bir vatan kurtarır.”