KİMLERE KURBAN DÜŞER?
Soru: Biz eskiden kurbanları bir sene kendimize keser, bir sene hanıma keserdik. Fakat şimdi kurbanın erkek adına kesilmesi lazımdır, diyorlar. Bu hususta bilgi verir misiniz?
Cevap: Kurban kimin üzerine vacibse onun kendi namına kesmesi gerekir. Aile içinde bazen kadın üzerine vacib olur, bazen de erkek üzerine vacib olur. Kadının nisap miktarı (80 küsür veya 84 gr.) altını varsa kadının kurban kesmesi gerekir. Aynı şekilde erkek zekât verebilecek bir durumda ise erkeğin de kurban kesmesi gerekir. Yani her ikisi de zengin ise her ikisinin de kurban kesmesi lazım gelir. Kadın fakir, erkek zengin ise erkek keser. Kadının her halükârda ister evi, arabası olmasın 80 küsür gram altını varsa kurban kesecektir. Bunun önemli bir nokta olduğunu hatırlatmak isteriz. Kadının havaic-i asliye dediğimiz mala sahip olması şart değildir. Bu kadar mal varlığına sahip olan kişi koca ise bu kocanın havaic-i asliyeye sahip olup olmadığına yani evi, eşyası… var mı yok mu ona bakarız. Havaic-i asliyeye sahip değilse bu erkeğe kurban gerekmez, diyeceğiz.
Soru: Kurbanlık satın alan kimse kurbanlığın söylendiği gibi semiz olmadığını görünce aldanmış sayılır mı? İade edebilir mi?
Cevap: Kurbanlığın söylendiği gibi semiz çıkmaması müşteri için alışverişten dönme hakkı verir. Hatta dedikleri gibi çıksa bile yine daha önce o hayvanı görmediyse gördüğü ve bilgi sahibi olduğu andan itibaren ister kabul eder, ister reddeder. Dolayısıyla çok semiz bir hayvan denildiği halde semiz çıkmamışsa adam aldanmış sayılır. Bu durumda şöyle yapılır: İsterse paradan indirim yapmaksızın o koyunu olduğu gibi alır, kabullenir. İsterse de koyunu olduğu gibi iade eder. Parasını verdiyse parasını iade alır. Bu sorunun cevabı aldanmanın söz konusu olduğu bütün ticari muameleler için de geçerlidir.
Soru: Babalarından kalma evlerin kiralarını her kardeşe bir ev düşmek kaydıyla kendileri alıyor. Anneleri ise hala hayattadır. Onlara kurban düşer mi?
Cevap: Kurbanın vacib olup olmadığını tesbit için bu kira dışında hangi malları var onu bilmemiz gerekiyor. Kısacası ihtiyaçlarından fazla olarak seksen küsür gram altına denk gelecek şekilde parası, altını v.s. si olan kişi kurban keser. Bu dediğimiz hüküm/ictihad Hanefi mezhebinin görüşüdür. Ama diğer mezheblerde kurban parasını temin edebilen hatta borçlanarak hayvanı temin edebilenlerin kurban kesmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde kurban parasını ancak temin edenlere, hepinize ait olmak üzere ailecek bir kurban kesebilirsiniz dediğimiz de olmaktadır.
Soru: Kurban keserken şoklama yapmak dinen caiz midir?
Cevap: Kurban keserken şoklama yapmak şuna göre değişir: Eğer şoktan sonra hayvan ayılmayacak olursa yani şokla birlikte ölecek olursa bu şekilde şoklama ile o hayvanın eti helal olmaz. Şoklama geçici bir baygınlık yapıyor da hayvanı öldürmüyorsa caiz olur. Ancak gerek veterinerlerimiz olsun gerekse makul şekilde değerlendirenler olsun hayvanın şoklama yapılmadan boğazının kesilmesini tavsiye ediyorlar. Çünkü şoklama yapıldığında hayvan hareketsiz kaldığından yeteri kadar kan dışarı çıkmamakta, kan etler arasında kalmakta, kalan kan da pıhtılaştığı için et hem kalitesiz hem de çirkin bir vaziyet almaktadır. Dolayısıyla hayvanın kanı daha iyi şekilde boşaltması için şoklama yapılmadan hayvanı kesmek tavsiye edilmektedir. Ayrıca şoklama yapıldığı takdirde hayvanın daha çok eziyet hissettiğini söyleyen hatta ispatlayan bilim adamlarımız da vardır. Bu kişiler şoklama yerine hayvan daha az eziyet çeksin diye doğrudan kesmeyi tavsiye etmektedirler.