Kimler laf kalabalığı yapıyor?
Dolmuş, belediye otobüsü, kahvehaneler, hastane bahçeleri…
Bir de cami gölgeleri var.
Buralara bir oturun ve insanları bir dinleyin.
Nabız burada atıyor. Halkın nabzı…
Neler konuşuluyor neler…
Her çeşitten ve neredeyse her meslekten insanlarla karşılaşıyorsunuz.
Zengini de var fakiri de… Emeklisi de var çalışanı da…
Siyaset, gündem, ekonomi, magazin, bir de kendi gündemleri.
1 saatte uzaya çıkanları da var, 2 saatte dünyayı fetih edenler de!
Atış serbest…
Birçok sorun tartışılıyor, birçok sorunu da kendilerince çözüme kavuşturuyorlar.
En çok konuşulan konu ise ekonomi…
Herkesin bu alanda anlatacağı kendince önemli bir konu mutlaka çıkıyor.
Kimi, “faturalar yüksek geliyor” der, kimi kredi kartı borcundan bahseder.
Kimi, evine gelen hacizi anlatır, kimi nasıl dolandırıldığını.
Kimi, otomobil fiyatlarının pahalılığına kızar, kimi de kiraların yüksekliğine…
Dedim ya en çok ekonomi konuşuluyor. Sınırı yok…
Şu sıralar nabızlar ekonomi üzerine atıyor.
Dolmuşa 25 kuruşu eksik diye binemeyenlerin halinden, belediye otobüsünden el kartı boş olduğu için inmek zorunda kalan anlıyor.
5 lirası eksik diye faturasını ödeyemeyenlerin halinden, borcundan dolayı elektriği ve doğalgazı kesilen anlıyor.
Evine gelen haciz nedeniyle evini kaybedenin halinden, sokaklarda yaşayan anlıyor.
İlaç parası bulamayan hastanın halinden, ilaç alamadığı için yakınını kaybeden anlıyor.
Velhasıl kelam, düşenin halinden düşen anlıyor.
Ekonomik yetersizlikten dolayı yanlış yola kayanlar olsa da çoğunluğu hayata karşı dik duruşunu bozmuyor.
Yutkunuyor, ağlıyor, zor duruma düşüyor ama yanlışa adım atmıyor.
Dillerde ekonomi var fakat para için karakterini, kişiliğini satmıyor.
Şimdi gelelim işin bam teline…
Böyle zorluklarla mücadele eden insanlarımız varken, bir de kazandıkça doymayan ve gayrimeşru yollardan para kazanmayı “ahlak!!!” haline getirmiş insanlar da az değil.
Namus, ahlak, dürüstlük ve doğruluk umurlarında bile değil.
Bunlar da ekonomiye kızarlar. Hükümete yüklenir, devlet politikalarına kulp bulurlar.
Uyuşturucu ile ülkenin geleceğini karartarak lüks bir yaşama kavuşurlar, kazandıkları yetmez!
İhalelere fesat karıştırırlar ve adeta para musluktan su gibi akar ama “böyle ekonominin içine tüküreyim.” derler.
Gencecik kızları fuhuşa zorlayarak bolca para kazanırlar ve böylece ev üstüne ev alırlar fakat laf olsun torba olsun diye bir anda ekonomi uzmanı kesilirler.
İnsanları dolandırırlar, ekonomik istikrarsızlıktan bahsederler.
Bunlardan o kadar çok var ki bu sıralama uzar gider.
Biz Gazeteciyiz. Halkın nabzını tutuyoruz.
Fakat özellikle ekonomi konusunda kimin samimi, kimin de art niyetli olduğunu biliyoruz.
Bu ülkenin geleceğini karartanların diline köprü olanların, samimiyet sınavından kaldığını görüyoruz.
Hayatında dolmuşa binmeyen bir insanın, halkın nabzını tutuyormuş gibi atıp tutmasının da yapmacılıktan öteye gidemediğini izliyoruz.
Halkın nabzını doğru bir şekilde yansıtanların ülkeye ve millete faydası olur. Gerisinin yaptığı laf kalabalığıdır.
Laf kalabalığı yapana değil, kötü yolu bilmesine rağmen, helal lokmadan ayrılmayan insanlara ihtiyacımız var.
Allah herkese helal ile haram ayrımını yapma kabiliyeti versin.