“KARDEŞLİK MANİFESTOSU”
Kulu-Cihanbeyli Yardımlaşma, Kültür ve Çevre Derneği tarafından düzenlenen, “Milli Birlik ve Kardeşlik Buluşmaları” programının üçüncüsü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın katılımıyla düzenlendi. Konunun anlam ve önemine yakışır büyük bir katılımla izlenen programın konusu “çözüm süreciydi”.
Arınç, kamuoyundaki bilgi kirliliğine dikkat çekerek, konunun birinci muhatabı olarak çok önemli bilgiler paylaştı. Çok önemli uyarılarda bulundu, çok önemli mesajlar verdi. Türkiye’de geçmişte devletin sadece Kürtlere karşı yanlış yapmadığını, bu yanlışlardan dindarların da, Türklerin de, Alevilerin de zaman zaman payına düşeni aldığını söyledi.
Sürecin başarıyla sonuçlanması için çalıştıklarını, bu konuda halkın kendilerine inanması, güvenmesi ve destek vermesi gerektiğine dikkat çeken Arınç, “sağlam bir zeminde, daha akılcı, daha dürüst bir ilişki ile süreci götürmeye çalışıyoruz. Herkes sabırlı olmalı, bize güvenmeli. Bazı siyasi partilerin suçlamalarına rağmen, halk bize olan desteğini sürdürdü. Millet bu konuda bize güveniyor” tespitiyle kararlılıklarını ortaya koydu.
Dernek Başkanı olarak ben de kısa bir konuşma yaptım. Konuşmama, yazımın başında kullandığım başlığı Bülent Arınç ve programa katılan gazeteciler attı. Teveccühlerinden dolayı teşekkür ediyorum. Teşekkür etmem gereken başkaları da var. Maddi ve manevi desteğiyle her zaman yanımızda olan Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay beye, Dernek Yönetim Kuruluma, Dernek üyelerimize ve salonu hınca hınç dolduran, ayakta programı takip eden Konya halkına şükranlarımı sunuyorum.
“Kardeşlik menifestosu” olarak görülen konuşmamdan kısa bir bölümü istifadenize sunuyorum...
“Türklerin ve Kürtlerin, Kulu, Cihanbeyli ve Yunak’ta yüz yıllardır barış ve kardeşliğin en güzel örneklerini sergileyerek ortaya koyduğu fotoğraf, çözüm sürecinde de en önemli yol gösterici olabilir. Türklerin, Kürtlerle olan kardeşliğine dair tarih sayfalarından deliller aramaya gerek yok. Bu kardeşlik, Kulu ve Cihanbeyli başta olmak üzere aslında tüm Türkiye’de düşmanları çatlatırcasına somut bir şekilde yaşanmaktadır.”
“Bu topraklar üzerinde Türk vardır, Kürt vardır. Arap, Laz, Çerkez vardır. Ancak altında toplandıkları çatının adı Türkiye’dir. Bu topraklar üzerinde Sünni vardır, Alevi vardır. Ancak altında toplandıkları bu çatının adı İslam’dır. Barış ve kardeşlik İslam’dandır. İslam ise Nuh’un gemisidir. Ona binen felaha kavuşur.”
“Terör hiçbir hak arayışının veya düşüncenin ifade edilme yolu ve yöntemi olamaz. “Kobani düşerse, Ankara da düşer” diyenler bilmelidirler ki; Ankara düşerse, Erbil, Süleymaniye, Diyarbakır, Gazze, Kudüs ve Mekke de düşer.”
“Biz, devletimizin ve milletimizin yanında barıştan, ve kardeşlikten yana tarafız. Biz Fatih’in de, Selahaddin Eyyubi’nin de torunlarıyız. Onların mirası mirasımız, davası davamız, misyonu misyonumuzdur. Anadolu; Alparslan’ın, Selehaddin-i Eyyubi’nin, Kılıçarslan’ın, Fatih’in komutasında bu iki halk tarafından her karışı ve her zerresi kanla yoğrularak vatan toprağı yapılmıştır. Bu topraklara ayrılık tohumu ekenler bilmelidirler ki, o tohum bu topraklarda yeşermeyecektir.”
“Bundan sonraki süreç daha zor olacak. Savaşmak kolay, barışı korumak zordur. Kavgada zafer, barış yapmaktır. Barışı korumanın, empati yapmanın yolunu bulmamız gerekiyor. Bizi bölmek, çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşeceğiz. Ayrıştırmak isteyenlere karşı inatla birleşeceğiz. Zaman çatışmanın, birbirini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin ve helalleşmenin zamanıdır. Çanakkale’de omuz omuz şehit düşen Türklerle Kürtler, 1920 Meclisi’ni birlikte açmışlardır. Ortak geçmişimizin ortaya koyduğu gerçek, ortak geleceğimizi de birlikte kurmamız gerektiğidir.”
“Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın ‘Bu ülkedeki kavga Türk ile Kürt'ün kavgası değil, Hilal ile haçın kavgasıdır. Hilalin altında bir olun çok kalabalık olacağız, göreceksiniz’ tespitinin hakkını halkımız ne zaman verecek?”
“Tarih Kürtlere Selahaddin’i Eyubi’nin torunları, Türklere Fatih’in torunları olmak dışında bir rol biçmemiştir. Bunun dışında bize rol biçmek isteyenleri elimizin tersiyle itmedikçe, bu topraklara barış ve huzur gelemez. Artık barış ve huzur bizim de, çocuklarımızın da hakkı. Bunun için yeterince bedel ödedik. Zaman artık Kürt olarak Alpaslan’ın ordusunda, Türk olarak Selahaddin’in ordusunda nefer olma günüdür.
“Allahu Teala Hucurat Suresi’nin 10’uncu ayetinde diyor ki; “Mü’minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’ın emirlerine uygun yaşayın ki rahmete nâil olasınız.”
Allah’ım biz senin emrini insanlara tebliğ ettik! Sen şahit ol, Sen şahit ol, Sen şahit ol….”