Jeltoksan Dirilişi
Dünya 1980’li yıllara girerken, iki kutuplu dünyanın Doğu Bloğunda artık çatlak sesleri duyulmaya başlamıştı. 70 yıllık Sovyet imparatorluğu resmen çöküşe gidiyordu. Bu çöküşü durdurmak için 1985 yılında Sovyetlerin başına geçen Gorbaçov’un ileri sürdüğü “yeniden yapılanma” ve “açıklık” projeleri de bir işe yaramıyordu. Bunlar yapılırken de, diğer taraftan Sovyetler Birliği içersinde oluşan karışıklıklara anında müdahile edebilmek için yeni bir proje geliştirildi. Projeye göre, karışıklık çıkan yerlere önceden hazırlıklı provokatör gruplar gönderilecek, ardından bölgeye birkaç saatte ulaşabilecek binlerce özel eğitimli askeri kuvvetler sevk edilecek, daha sonra ise yaşanan olaylar çarpıtılmış ve manipüle edilmiş şekilde duyurulacaktı. En korkuncu ise olay yerine sevk edilecek özel eğitimli birliklerin, anne-babası olmayan acımasız yetim çocuklardan oluşmasıydı. Sovyetler bu projeyi ilk olarak Kazak Türkleri üzerinde denedi.
1980’li yılların başından itibaren, birçok Sovyet ülkeleri gibi Kazakistan’da da artık yavaş-yavaş milli bilinç oluşmaya başlamıştı. 70 yıllık Sovyet zulmü artık Kazak Türklerinin canına tak etmişti. Artık Kazaklar, Sovyetlerin onlardan aldıklarını geri vermesini istiyorlardı. Tabi bunlar da Moskova’yı rahatsız etmeye yetiyordu. Sovyet lider Gorbaçov bunların sorumlusu olarak gördüğü Kazakistan Komünist Partisi Merkez Komitesinin 1. Sekreteri Dinmuhammed Kunayev’i, görevinden alarak yerine Kazakistan ile hiçbir alakası olmayan, Kazak dili ve kültürüne yabancı olan Kolbin isminde bir Rus’u ataması bardağı taşıran son damla oldu.
O gece sabaha kadar üniversitelerde, okullarda, evlerde ışıklar hiç sönmedi. Ya Moskova’dan gelen emre uyup köle olacaklar, ya da zulme baş kaldırıp varoluş mücadelesi vereceklerdi. Bozkırın asil evlatları ruhunun derinliklerinden gelen özgürlük sesine cevap vererek direniş yolunu seçtiler. Sabah Kazakistan bambaşka bir güne uyanacaktı.
Tarih 17 Aralık 1986 yılını gösterdiğinde Kazak Türkleri, yıllardır süren Rus zulmüne karşı baş kaldırıyor ve sokaklara dökülüyordu. Kazaklar, Aralık ayına Jeltoksan dediği için bu olay, tarihe “Jeltoksan Olayları” olarak geçti. Kazakistan’ın o zamanki başkenti Almatı’da meydanlara çıkan 25 binden fazla Kazak Türkü, Sovyetlerin zorla dayattığı uygulamaları reddediyorlardı. Fakat sonun başlangıcındaki Sovyet Rejimi, bu haklı sese kulak vermek yerine yukarda bahsettiğim korkunç projeyi hayata geçirdi. Birkaç saat içinde Almatıya civar bölgelerden 70 bin özel eğitimli askerler sevk edildi. Almatıya ulaşan bu birlikte, derhal harekete geçerek silahsız Kazak Türklerini acımasızca katlettiler. Katliamlar ertesi günde devam etti. İlk başta bu ayaklanmayı dünya kamuoyundan saklamak isteyen Sovyetler, olayların ortaya çıkmasından sonra sokağa çıkanları, birkaç başıbozuk esrarkeş genç olduğunun iddia etti.
Dünya ilk defa Almatı’da neler yaşandığını Kazak Milletvekili Muhtar Şahanov’un, 1989 yılında Sovyetler Birliği Meclis Kürsüsünden yaptığı konuşmayla öğrendi. Ancak bu konuşmadan sonra Sovyetler olayın araştırılması ve Jeltoksan ile ilgili karalamalara son vermek mecburiyetinde kaldı.
1991 yılına gelindiğinde, 70 yıllık Sovyet İmparatorluğu çöküyor ve Sovyetler birliği içersindeki devletler bir-bir özgürlüğüne kavuşuyordu. Fakat en başta buna imkanı olmasına rağmen, diğer devletler bağımsızlığını ilan etse de, Kazakistan bekliyordu. Tarihler 16 Jeltoksanı gösterdiği zaman Kazakistan, Jeltoksan şehitlerinin ruhuna en büyük armağanı, uğruna canlarını verdikleri bağımsızlığı hediye etti. Bağımsızlığınız daim olsun özgür bozkırın asil evlatları.