İYİ ÖĞRENCİLER NİÇİN KONYA’DA KALMIYOR?
Konya, sanayi alanında Türkiye’nin en önemli şehirleri arasında yer alıyor. Sanayi anlamına büyük bir gücü elinde bulunduran Konyalı şirketlerin artık daha büyük atılımlar yaparak kendi içinden ulusal markalar çıkartmalı. Bu noktada Konyalı şirketlerin en önemli eksiği olarak ulusal markalarla rekabet edecek yöneticileri bulunmadığı gibi kendisini iyi yetiştirmiş öğrencileri de İstanbul’daki şirketlere kaptırmasını gösterebiliriz.
Konya, bugün dört tane üniversitesi bulunan önemli bir sanayi şehri. Ama bakıyoruz ki Konyalı şirketlerin, Konya Sanayi Odası ve Konya Ticaret Odası gibi kurumların üniversite sanayi işbirliği konusunda çok istekli değil. Konyalı şirketler; gelecekte daha iyi bir konumda bulunmak ve rekabet avantajı sağlayabilmek için buraya okumaya gelen, dört yıl boyunca kendisine yatırım yapmış öğrencileri elinde tutmalı ama yapamıyor.
Kendisini geliştirmek isteyen öğrenciler, üniversite yıllarında stajlar yaparak hem kendisini hem de bu şehirdeki şirketleri daha yakından tanıyor. Dört yıl boyunca kendi geliştirmek için, kitap okuyan, eğitimlere katılan, stajlar yapan, üniversiteler arası yarışmalarla teorik bilgilerini pratiğe dökmek için çabalayan öğrenciler Konya’daki şirketlerde staj yapmaya başladığı an hayal kırıklığına uğruyor. Çünkü Konyalı şirketler onları ayak işleri yapan, geçici süreliğine orada bulunan insanlar olarak görüyor. Öğrenci, staj boyunca mesleki anlamda kendisine hiçbir şey katamadığını görüyor. Şirketler de zaten stajyerlere elinde tutması gereken geleceğin yönetici adayları olarak bakmıyor. Hal böyle olunca kendini iyi yetiştirmiş öğrenciler okulu bir an önce bitirip kendilerini daha çok geliştirebileceğini düşündüğü İstanbul’a gidiyor.
Bir başka önemli konu Konya’nın dışarıdan gelen öğrencilere herhangi bir yaşam tarzı vaad edememesi, onlara hayal kurdurtamaması. Pazarlamada hep söylediğimiz bir şey var. İnsanların duygularına hitap edin. Yaşam tarzı dediğimiz şey aslında tam da bu. BMW insanlara, otomobil satmıyor prestij satıyor. Siz de otomobil değil, prestij satın alıyorsunuz. Şehir pazarlamasında da aynı formül geçerli. Öğrencilere hayal satmalısınız ki kendisini burada duygusal açıdan tatmine ulaşmış hissetsin. Bugün insanlara İstanbul’da yaşıyorum demenin tatmini ile Konya’da yaşıyorum demenin sunduğu tatmin arasında dağlar kadar fark var. İmajlar dünyasında yaşadığımızın farkında varalım.
Bir sonraki konu ise personel ücretleri. Konyalı şirketler bu konuda o kadar zayıf bir performans sergiliyor ki İstanbul’a gittiğinde 1500 lirayla işe başlayıp kariyer basamaklarını hızla tırmanabilecek olan yeni mezun öğrencilere asgari ücret teklif ediyor. Adam fabrikaya işçi olarak girse o parayı kazanacak zaten. Sen geleceğin yönetici adayına asgari ücret teklif vererek mi ondan verim almayı düşünüyorsun. Adamın bilinçaltına 850 liralık bir çalışansın mesajını gönderip ondan 5 bin liralık bir performans alabileceğini düşünüyor musun gerçekten?
Konyalı şirketler, kaliteli öğrencileri büyük denizde küçük balık olacağına küçük denizde büyük balık ol diyerek elinde tutmaya çalışıyor. Oysa o öğrenci biliyor ki büyük denizde de büyük balık olabilecek kapasitesi var. İyi yetişmiş insan gücünü rakiplerinize kaptırarak rakiplerini geçebileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsanız.