İslam Ve Esasları
Kıymetli kardeşlerim bu hafta itibariyle sizlerle İslam ve esasları konusuna değineceğiz insaAllah.
Öncelikle islamın manasına değinelim. Kelime anlamı “itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak, esenlik ve barış içinde olmak” olan İslam,dini bir terim olarak “Allah’a itaat etmek, teslim olmak, Hz. Peygamber’in din adına getirdiklerinin hepsini bütün varlığıyla benimsemek ve benimsediğini ortaya koymak” demektir.
İslâm dîni, 1400 yıl evvelki dünyanın insanından, bugünün ve yarının modern insanına kadar gelip geçen bütün insanlığa hitab edebilme özelliğinde olan bir dindir. Bu bakımdan, kıyamete kadar hükmü bâki ve geçerlidir.İslam dinine girmenin yolu hiçbir şüphe taşımaksızın samimi bir kalp ile inanarak “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammed’en abdühü ve rasulüh.”
Anlamı: “Şehadet ederim ki, Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed (s.a.v.) Allah’ın kulu ve resulüdür.”Bu sözle insan islam dinine girmiş olur.Bir hadisi şerifte şöyle buyuruluyor;
Ömer ibnü’l-Hattâb (r.a) şöyle buyurmuştur:
Bir gün Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in huzur-iâlîlerinde bulunduğumuz bir esnâda, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah mı siyah, yoldan gelmiş bir hâli olmayan ve içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamber Efendimiz’in yanına sokuldu, önüne oturdu, dizlerini Allah Rasûlü’nün dizlerine dayadı, ellerini dizlerinin üstüne koydu ve: “–Ey Muhammed, İslâm nedir?” dedi.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
Adam: “–Doğru söyledin.” Dedi. Onun hem sorup hem de tasdik etmesi tuhafımıza gitti.
Adam: “–Peki, îman nedir?” dedi.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
Adam tekrar: “–Doğru söyledin.” Diye tasdik etti ve: “–Peki, ihsân nedir, onu da anlat” dedi.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular.
Adam yine: “–Doğru söyledin” dedi, sonra da: “–Kıyâmet ne zaman kopacak?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz (s.a.v): “–Kendisine soru sorulan, bu hususta sorandan daha bilgili değildir!” cevabını verdi.
Adam: “–O hâlde alâmetlerini haber ver.” Dedi. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–Annelerin, kendilerine câriye muâmelesi yapacak çocuklar doğurması, yalın ayak, başıkabak, çıplak koyun çobanlarının, yüksek ve mükemmel binâlar yapma husûsunda birbirleriyle yarışmalarıdır” buyurdular.
Adam, kalkıp gitti. Ben bir süre öylece kalakaldım. Daha sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v): “–Ey Ömer, soru soran kimdi, biliyor musun?” buyurdular.
Ben: “–Allah ve Rasûlü daha iyi bilir” dedim. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–O, Cebrâil (a.s.) idi, size dîninizi öğretmeye geldi” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Krş. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16; Nesâi, Mevâkît 6; İbn Mâce, Mukaddime, 9)
Rabbım bizleri İslamın yolundan ayırmasın inşallah...Amin