İNTİHAR ÇÖZÜM MÜ?
Kişilerin en açık şekilde bir ders verme şekliymiş İntihar. Mantıksal olarak düşündüğümüzde her intihar edenin gerisinde bıraktığı bir kırgınlık veya bir acı oluyor. Kimi ayrıldığı eşine kızıp, kimi arkadaşına kızıp kimi ise sevgilisine kızıp intihar ediyor. Değer mi tabi ki değmez. Ama intiharın bir psikolojik hastalık olduğunu söylüyor Din psikolojisi Uzmanı Prof. Dr. Abdülkerim Bahadır. Geçtiğimiz gün hocamı İlahiyat Fakültesi’nde ziyaret ettik. Konu ile ilgili uzun uzun konuştuk ve röportaj yaptık. Haberimizde detayları okuyacaksınız. Türkiye’de intihar istatistiklerine baktığımızda geçen yıllara oranla artış görülüyor. 2011 yılında toplam 2677 kişi intihar ederek canına kıymış. Bununda 1876 kişisini erkekler oluşturuyor. 801 tanesi de bayanlardan oluşuyor. En fazla intihar sayısı asarak gerçekleştirilmiş. 1391 kişi kendisini asarak intihar yolunu seçmiş. 142 kişi kimyevi madde kullanarak, 270 kişi yüksekten atlayarak, 44 kişi suya atlayarak, 698 kişi ateşli silah kullanarak, 6 kişi kendisini yakarak, 26 kişi kesici alet kullanarak 14 kişi doğalgaz vb. kullanarak, 12 kişide tren veya motorlu taşıtların önüne atlayarak intihar eylemini gerçekleştirmiş. İstatistikleri okurken yüz şeklinizi ve düşüncelerinizi tahmin edebiliyorum ama hayatın gerçekleri bunlar. Üzeri örtülmemeli. Bu konular gündeme getirilip bunalımda olan kişilere doğru olanlar idrak edilmeli. İnsanda en güçlü güdü aslında yaşam güdüsüymüş. Fakat intihar çok farklı bir olay olarak karşımıza çıkıyor. Profesörlerimiz bunun bir hastalık olduğunu söylüyor. İntihar edecek kişi daha önce belli edermiş zaten. Mesela sık sık hayattan sıkıldım, hiçbir şeyden zevk almıyorum tarzında söylemlere başlıyormuş. Yaptığı bazı etkinlikleri yapmıyor farklı davranışlara başlıyormuş, özentileri bile değişiyormuş. Bu tür psikolojide olan insanların yalnız bırakılmaması gerekiyormuş. Çünkü intihar 1-2 dakika içerisinde karar verilerek yapılan bir girişim. İnsanın zihninde algı süreçleri iflas ettiği zaman çözüm yolu bulamıyor ve intihara sürükleniyor. Belki de intihar edenlere salak diyorsunuz, aptal diyorsunuz ama onların psikolojisi ile hiç empati yaptınız mı? Bence bu tür olaylara kötü yaklaşmak yerine ibret alalım ve çevremizde olan kişilere karşı bu konuda hassas olalım. Prof. Dr. Bahadır birde topluma mâl olmuş kişilerin intiharını detaylandırdı. Bu kişilerde topluma ders vermek amacı ile intihara teşebbüs ediyormuş. Mesela, toplumda yıllardır benimsenen bir sanatçı unutulduğu zaman farklı psikolojilere girebiliyor. İntihar ederek toplumun kendini hatırlamasını ve ders almasını hesaplıyor. Hâlbuki toplum bu tür olaylarda 2 gün twitterda resmini, fotoğrafını paylaşıyor sonra unutuluyor ve siliniyorsun. Ne işe yarıyor diye sorarsanız hiçbir işe yaramıyor. Arkadaşına veya sevgilisine ders vermek için intihar edenlerde aslında 2 gün sonrasını düşünemiyor. 2 gün üzülüyorlar belki ama unutulup gidiyorsun. Kızdığın arkadaşın yeni arkadaşlar bularak seni unutuyor veya kızdığın sevgilin başka bir sevgili bularak seni unutup gidiyor. Akıl ve mantığımızı kaybetmememiz için yaşam güdümüzün üzerine hiçbir konuyu almamalıyız. Akıl ve mantık gitti mi intihar seni dürtüklüyor. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum. Daha önceki zamanlarda Polis-Adliye muhabirliği yaparken bir çok intihar olayına gittim. Kendini asarak intihar edenlerin hepsi son anda pişman oluyor ama iş işten geçiyor. Bunu nasıl anladın derseniz her intihar edenin göğüs kısmının üstünde ve boynunda tırnak izleri görüyordum. O ipten kurtulmak için kendini parçalıyor ama elden bir şey gelmiyor. Bu Dünya Sultan Süleymana kalmamış bize mi kalacak. O yüzden bu tür konularda hassas davranın. Hiçbir şey yaşama hakkı kadar değerli değildir.