Bayram Sürekli
Bayram Sürekli İnfakta yarışmak

İnfakta yarışmak

İnfak, cömertliğin; cömertlik, merhametin; merhamet de îmânın birer tezahürüdür. Bizim dinimiz rahmet, merhamet ve cömertlik dinidir. Bir mü’min yaşantısında asla müsrif, bencil ve cimri olmamalı. Mensubu olmakla müşerref olduğumuz güzel dinimiz İslam, hayatımızı Kuran eksenli bir hayatla inşa etmemizi isterken Kuran-ı Kerimde 255 kadar yerde bazen doğrudan bazen de dolaylı olarak infak konusu ele alınmaktadır. Hadislerde de aynı durum söz konusudur. Zekat, fitre, sadaka, karz-ı hasen, yardımlaşma, dayanışma, vakıf ve dernekler vs. İslam toplumunun ayakta kalabilmesi için hayati önem taşıyan unsurlardır.

 İnsanlık tarihi iyilikle kötülüğün,  israfla cömertliğin mücadelesine hep şahitlik etmiştir. Firavunlar, daha yüksek piramitler yapmak için israfta yarıştılar. Âd kavmi, tepesinden köleler atarak eğlendikleri kuleler dikmekte yarıştılar. Zâlim Roma hükümdarları, zayıf ve çaresiz ilk Hristiyanları, aslanlara parçalattırdıkları arenalar inşa etmekte yarıştılar. Kārunlar kendilerine dünyada altınlar, gümüşler biriktirmekte yarıştılar. Sonra onlar ellerinde ne varsa bırakıp; yaptıkları israfların, sefaletlerin, zulümlerin ve haksızlıkların hesabını vermek üzere mahşere yollandılar.

İnsanlığı ve medeniyetleri yeniden inşa ve imar etmekle görevlendirilen Peygamberler, onun izinden yürüyen sahâbeler ve sâlih kullar ise hayırda ve faydalı ilimde yarıştılar. Nesli ihya için fedakârlıkta birbirleriyle yarıştılar.  Kur'an ve Sünnetten almış oldukları ilhamla uzak-yakın demeden bu yarışı hep sürdürmüşlerdir. Malının yarısını infak eden Hz. Ömer’in yanında malının tamamını infak eden Hz. Ebu Bekir bu yarışın çarpıcı örneklerindendir. Medine'de muhacir kardeşlerine yardımcı olmak için yarışanlar "Ensar (yardımcılar)" ismini kazanarak tarihin altın sayfalarına geçmişlerdir Günümüzde de aynı ruha sahip aziz milletimiz kendi yakınlarından, komşularından başlayarak, Anadolu'da ve dünyanın neresinde aç, muhtaç ve mazlum varsa oraya yardım elini uzatmakta, hayırda yarışmaya devam etmektedir. Çünkü Rabbimiz birbirleriyle kaynaşma ve dayanışma içerisinde yaşamaları için başlangıçtan beri insanları hep birbirlerine muhtaç yaratmıştır. "Hiçbir konuda benim kimseye ihtiyacım yoktur" diyen bir insan bulmak imkânsızdır.

 Yakın tarihimizde yaşadığımız kimi tecrübelerimiz de Kadim Türk milletinin ne kadar cömert olduğunu bir kez daha bize hatırlatmaktadır. Örneğin 1999 yılında Marmara Bölgesinde, Van’da, Elazığ ve Bingöl depremlerinde, Kastamonu, Sinop, Giresun’daki sel felaketlerinde ve hala tam atlatamadığımız Covid 19 salgını sürecinde yardımlaşmanın ve hayırda yarışmanın delili olacak yüzlerce manzarayla karşılaştık.

 Diğer yandan İslam coğrafyası olmak üzere dünya mazlumlarına yardımda elinden geleni yapan milletimiz, mazlumların yanında yer alarak bu iyilik yarışına ortak olmaktadır.  Dünyanın değişik noktalarında bazen bir su kuyusu için bazen bir gıda kolisi dağıtımı için bazen de değişik insani ihtiyaçların temini için yarışmaktadır. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayı da infakta yarışmamız için birer fırsattır. Az çok demeden etrafımızdaki ihtiyaç sahiplerini, öğrencileri, yetim ve öksüzleri sevindirmeliyiz. Önemli olan bu iyilik kervanında karınca kararınca bulunabilmektir. Belki İbrahim as. ateşini söndürmeye gücümüz yetmeyebilir ancak karınca misali yolumuz ve duruşumuz belli olur.  Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bayram Sürekli Arşivi