Sedat Dönmez
Sedat Dönmez İKİ TIK YAP PARAYI KAP

İKİ TIK YAP PARAYI KAP

Reklamcıların, aslında tüm iletişim sektöründekilerin en büyük şikâyeti reklam veren firmaların işlerini küçümsemesidir. Ajansa müşteri gelir kendi işini ballandıra ballandıra anlatır. Fabrikasını, ürettiği ürünü yere göğe sığdıramaz. Hırslıdır bir de bu adamlar. Çok satış yapmak ister, aklı bir türlü almaz insanlar nasıl olur da bu ürünü almazlar. Kıymetimiz bilinmiyor deyip bir ağlamadığı kalır. Bu işin hammaddesinden tutunda personele verdiği maaşa kadar ince ince hesap etmiştir her şeyi. “Çok güzel ürün üretiyoruz ama tanıtım lazım” bize diyerek ajansa topu atar. Çoğu zaman yeni bir logo tasarımı, ambalaj tasarımı, web sitesi ve daha bir çok eksikle ajansın kapısını çalar bu müşteriler. Görseniz reklama o kadar isteklidirler ki, para falan da önemli değildir kaliteli iş çıksın yeter onlara.

Özellikle Anadolu’da faaliyet gösteren ajansları bir heyecan kaplar. En sonunda onları anlayan bir reklam veren çıkmıştır karşılarına. Şöyle güzel tasarımlar, iletişim stratejileri, içerisinde markalı kelimelerin geçtiği güzel bir sunum hazırlamak için kolları sıvar. Tabi bütçe de geniş ya sözde. Günlerini harcar sunum günü gelir çatar. Heyecanla yapılan sunumun sonunda sıra zurnanın zırt dediği yere yani bütçeye gelir. Bütçeyi gören reklam verenin gözleri açılır tabi. İlk başta bütçenin fazlalılığıyla başlayan konuşma ajansın işlerini ve kendisini savunmasının aksine çirkinleşerek “Kardeşim iki tık yaparak bu kadar para alınır mı?” diye sonuçlanır. Sevgili reklam veren senin için bu bütçe fazla gelebilir. Bu sana kimseyi aşağılama hakkını vermez. Kendi işini nasıl yere göğe sığdıramıyorsan aynı şekilde insanların işlerine de saygı duymak zorundasın. Ayrıca bütçe fazla değil senin paran yok. İlk başta karşımızdaki insanın emeğine, işine saygı duymasını öğrenmeliyiz. O işler öyle iki tık tıkla çıkmıyor. İyi bir grafik tasarımcı kolay yetişmiyor, kelimeleri bir araya getirerek kitleleri etkileme becerisine sahip bir metin yazarı bir anda bu yetenekleri elde edemiyor. Yılların bilgi külür ve deneyim birikimiyle ortaya çıkan bir sonuç bu. O ajansın grafik tasarımcısı, metin yazarı senin için kafa patlatıyor, metin yazıyor, tasarım yapıyorsa bu insanlar da suyla çalışmıyor. Sen nasıl maaş ödüyor, vergi veriyor, kira ödüyorsan o ajansın da giderleri var ve orası da bir ticarethane. Bu kadar iyi biliyorsan otur logonu yap da görelim. Madem bu kadar başarılısın neden ürünümü satamıyorum diye ajansın kapısını çalıyorsun. Kendine bir marka stratejisi oluştur, bir reklam kampanyası üret de görelim marifetini. Eğer mevcut ajansla çalışacak maddi gücün yoksa parana göre hizmet alacağın başka bir ajans bulur ve işini ona yaptırırsın. Bu sana kimsenin işini aşağılama hakkı vermiyor. Şunu unutmayın; dünyanın en iyi ürününü de üretseniz sizi tanıtacak usta bir reklam ajansına ihtiyacınız var. Yoksa o kocaman fabrikalarınızda ancak oturursunuz.

Ajansların en çok yaşadığı sorunlardan bir tanesi de yap da bir görelim cevabı. Müşteri geliyor ajanstan iş istiyor. İş paraya geldiğinde ise yapın da bir bakalım beğenirsek ödeme yaparız diyorlar. Çok merak ediyorum bu adamlar bir restorana gittiklerinde yedikleri yemeği beğenirlerse mi para ödüyorlar. İnsanların emeklerine bu saygısızlığı yapmanın hiçbir anlamı yok. Bu konuda ajansların da kendi içlerinde birlik oluşturması şart. Yap getir beğenirsen paranı al anlayışı ancak birlikle çözülebilir. Sektör temsilcileri bir araya gelir, Reklamcılar Derneği bünyesinde belirli kararlar çıkartır ve bunların takibini yaparsa o zaman reklam sektörü de değer görmeye, nefes almaya başlar. Her iki tarafın da birbirine saygı duyduğu, işini küçümsemediği bir sektör görmek dileğiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sedat Dönmez Arşivi