İdareyi idare edemedik
*İdare lambası, eskilerde çokça kullanılan taşınabilir olarak da kullanılan aydınlatma enstrümanı. Günümüzde her olaya operasyon ve proje diyenler gibi enstrüman kelimesi de öğe gibi her yerde kullanılır oldu. İdareten bile olsa idare edenleri idare edemedik. Nasıl öngörüleri varsa her durumda zeytinyağı gibi üste çıkabiliyorlar. 2023 hedeflerine katkı olarak bu hafta 2053 olarak güncelleme geldi.
**Kamu ve özel diye ayrılan iş hayatı. Pandemi sonrası gözüken ve gözükmeyen etkileriyle insanları yeni düzene alışmaya zorlamış olsa da hayat pahalılığı ortalama 10 kat arttı. Normal dönemle kıyas kabul etmiyor. 5-7 Kat artışlar bile normal zannediliyor. Mülkiyet hakkı zorlaşacak. Bu ay 1milyon adet tarla satışı çok ciddi bir durumun özeti gibi. Ülke olarak depremler, yangınlar gibi doğal afetlere hayat şartları da eklenince psikoloji ve sonrasında emniyet düzeni bozuluyor.
***Siyaset elbet bitecek. Roma dönemi gibi olacak. Siyasiler kendi kendilerini yok edecekler. Sürekli bahsettiğim etik mi yasal mı zemininde etik kazanacak. Çıkarılan yasalar sürekli revize ediliyor. 1990 Yılında uygun olan şimdi yasak. 1990 yılında yasak olanı şimdi yapmayan yok çünkü o zaman yasak idi şimdi normal. Bu bahsettiğim suçlar ile ilgili değil suç her zaman suçtur. Bahsettiğim konu çok basit etik olarak o zamanın şartları ile şimdinin şartları aynı değil. Drone denilen veya yapay zekâ denilen olaylar yeni. Zamanın ruhunu yakalayamayan siyasiler tarihten de silinecekler. Arap kültürü diye yazdığım nargile bile bizim kültürümüz için ciddi bir durum. 2-3 Saat kafelerde vakit geçirmek bize uygun değil. Petrolden zengin oldular bir dönem şimdi ise ne yaparsak teknoloji ile ileri gidebilir miyiz modundalar. Yarın 26 Ağustos 1071’in 952.Yılı Bir sonraki hedef olarak 2071 için baz alındı. Bu yüzden sürekli bir hedef olmaz. Tek hedef olur kalkınma. Başka hedefler aynı yasalar gibi revize üstüne revize yapılır.
****Yaşadığımız dönemin hemen hemen tüm sorunlarıyla ilgilenmeli miyiz? Evet. Yoldaki taş, yapılan yeni reform adındaki düzenlemeler… Her şeyden önce Batı’da meydana gelen bilimsel ve sosyal gelişmeler ve bunlar karşısında ülkenin konumu ve bizzat ülke içerisinde meydana gelen duraklamalar hatta gerilemeler ilgi sahamıza ister istemez girmeli. Dolayısıyla yönetimden ekonomiye, herkesin durumundan sosyal gelişmelere kadar tüm sorunlarla ilgilenmeli, gördüğümüz aksaklıkları tespit etmeli ve kendimizce çözüm önerileri sunmalıyız. Her şeyden önce üniversite ve diğer eğitim öğretim elemanları üzerinde özellikle durmalıyız ve buralardaki aksamları tespit etmeye çalışmalıyız. Çünkü diğer tüm ahlaki ve siyasi bozulmaların temelinde üniversitenin bozulması yatmaktadır. Sırf eğitim için gayelerle, ehil kişiler tarafından yürütülen ilim faaliyetleri, daha sonraları geçim derdi ve prestij elde etme gibi gayelerle ehil olmayan kimseler tarafından yürütülmeye de başlanmıştır. İlim adamlarının seçimi ve atanmasında da bazı liyakatsizlikler yapılmış, kalite gözetilmeden hoca ve öğrenci sayıları haddinden fazla arttırılmış ve bunun neticesinde de eğitim kalitesi oldukça düşmüştür. Bunun önüne geçmek için ise, devletin ilk zamanlarındaki ilim anlayışına geri dönülmeli ve liyakat ve kaliteden ödün verilmemelidir. Siyaset yani yönetim alanında da durum farklı değildir. İlk dönem devlet adamları son derece kaliteli, eğitimli kişiler arasından seçilmekte ve atanmaktaydı. Bu kişiler devler işlerini yürütürken başlangıçtan bu yana konulmuş olan kanunlarla devleti idare etmekteydi. Son zamanlarda ise devlet adamları liyakatsiz kişiler arasından seçilebilmekte ve haksızlık, rüşvet gibi bazı ahlaksız uygulamalar görülebilmektedir. Özellikle eski kanunların uygulaması bazen göz ardı edilmekte veya uygulama noktasında keyfi davranılmaktadır. Siyasi alanda bir düzelme olacaksa öncelikle yöneticiler ehil kimseler arasından seçilmeli ve yıllar boyu tecrübeyle oluşturulmuş ve yürürlükte oldukları dönemde müreffeh bir hayat sağlamış olan eski kanunlara bir an önce dönülmelidir. İdare edenler idare edilmemelidir.