Hep Mi Alışveriş
Günümüzde insan faaliyetleri arasında alışverişten daha fazla yapılıp edileni yoktur. Dahası, tarih boyunca tüketim hiç bu denli hayatın merkezine gelip oturmuş değildir. Öyle ki, çağımızı ve bu çağda yaşayan insan topluluklarını tanımlarken bile kendisine ihtiyaç duyuyor, bir “tüketim çağı” ve toplumundan bahsediyoruz.
Artık herkes; tüm insanlar, milletler ve ülkeler daha fazla tüketebilmek için yaşıyor ve didiniyor. O kadar ki; alışveriş, yani tüketmek çağdaş insanın yapıp etmeleri arasında en bariz, en sık, en önde geleni olmuştur. Buna ayak uydur(a)mayan ya da hızlı bir tüketici olmayan kimseler çağdaş sayılmıyor demode, bağnaz, gerici diye yaftalanıp bırakılıyor. İyi bir tüketici iseniz şirketler peşinizden koşuyor, ülkeler size kapılarını açıyor, baş tacı ediliyorsunuz bu devirde.
Materyalist ve pozitivist ideoloji ve sistemler yüzünden elinde, hedefinde yalnız bu dünya kalan insanlardan beklenen şeydir tüketim. Üretim de sadece bunun için elzem bir araç ve süreçtir. Tüketim talebinin düşmesi krizdir, üretimi durdurur ve modern hayatın her alanını felce uğratır. Bu düşüş alarm sayılır ve yeniden artması için çareler aranır.
Kampanyalar, iskontolar yapılır; promosyonlarla, reklamlarla insanlar yeniden alışverişe davet edilir, buna ikna etmeye çalışılır. Yani anlayacağımız tüketim, içinde yaşadığımız hayatın (ekonominin) motoru ve lokomotifidir. Ne zamandan beri mi? Kapitalist ve modern yaşam biçiminin dünyaya hükümran olduğu günden beri.