Hayat Acıdır Bazen
Bazen nefes almak bile ağır bir yük gibi gelir insana. Hayattan zevk almak bir yana yaşamın anlamsızlığına takılır düşünceleriniz. Çaresizlik kapatır tüm çıkışları, ne yaptığınızı ya da geleceğin size ne getireceğini bilmeden savrulursunuz. Size güçlü olmanızı gerektiren zor roller verilir bazen: aile reisliği gibi. Ve bir anda alınır elinizden göreviniz. Boşlukta kala kalırsınız.
Süleyman 19 yaşında gencecik bir fidan, hayatın başında.Üstelik bu yolda da yalnız değil, can yoldaşı eşi var yanında. Beş aylık evliler ve bir can daha var kaderlerine ortak.Dışarıda olup bitenden habersiz,dünyann en güvenli yerinde büyüyen bir can... Bu cana dair hayaller,umutlar yeşeriyor Süleyman'ın o küçük evinde ; ''Herşey çok güzel olacak'' diyor geleceğe dair.
Süleyman bir gün tarlada çalışırken geçirdiği kaza sonucu bir bacağını kaybediyor. Kaybolan o bacakla birlikte geleceğe dair umutlar ve hayaller de yok oluyor birer birer.
Vefakar eşi bırakmıyor Süleyman'ı bir kolunda eşi bir kolunda koltuk değneği ile yaşamaya, nefes almaya çalışıyor Süleyman. Kimseye faydası olmadığı gibi bir de eşine yük olmak iyice ağır gelmeye başlıyor. Bir protez ayak takılrsa işin kolaylaşır diyor çevresindekiler. O da biliyor aslında ama nasıl olacak? Umudun tükendiği yerde bizlere ulaşıyor ve ekibimizle birlikte karlı ve dağlık yollardan ulaşarak gidiyoruz köyüne. Süleyman' ı ilk dinlemeye başladığımda ilk söylediği şu oluyor. Ben sizden aş, para istemiyorum. Ben sizden protez bir bacak ve yani bir hayat istiyorum diyordu. Çaresizdi Süleyman, aslında kendini zor tutuyordu. Çok gururlu ve onurlu bir duruş sergileyen başka birini tanımamıştım.
Hayatın neler getirdiğini sürekli anlatırken bir yandan da gözyaşını tutamıyordu. Oysa benim hayallerim vardı,yarınlarım vardı şimdi biçare ve kanadı kırık bir kuş gibi oldum diyor ve hüzün seli kaplıyor tüm ekibimizi. Süleyman kardeşimizin isteğini not almış ve ilk işimiz onun isteğini yerine getirmek olmuştu. Gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra isteğini yerine getiriyor çare oluyorduk derdine. Bu anlatılmaz bir duygu ve tarif edilemez bir mutluluk...
Süleyman kardeşimiz kaldığı yerden başladı hayata tutunmaya. Şimdi koltuk geğnekleri yok kollarında, birinde vefakar eşi diğerinde dünyalar güzeli kızı Havva var. Hayat işte şimdi yaşamaya değer onun için. Herşey çok güzel olacak ve ona inanıyor.Bazen nefes almak bile ağır bir yük gibi gelir insana. Hayattan zevk almak bir yana yaşamın anlamsızlığına takılır düşünceleriniz. Çaresizlik kapatır tüm çıkışları, ne yaptığınızı ya da geleceğin size ne getireceğini bilmeden savrulursunuz. Size güçlü olmanızı gerektiren zor roller verilir bazen: aile reisliği gibi. Ve bir anda alınır elinizden göreviniz. Boşlukta kala kalırsınız.
Süleyman 19 yaşında gencecik bir fidan, hayatın başında.Üstelik bu yolda da yalnız değil, can yoldaşı eşi var yanında. Beş aylık evliler ve bir can daha var kaderlerine ortak.Dışarıda olup bitenden habersiz,dünyann en güvenli yerinde büyüyen bir can... Bu cana dair hayaller,umutlar yeşeriyor Süleyman'ın o küçük evinde ; ''Herşey çok güzel olacak'' diyor geleceğe dair.
Süleyman bir gün tarlada çalışırken geçirdiği kaza sonucu bir bacağını kaybediyor. Kaybolan o bacakla birlikte geleceğe dair umutlar ve hayaller de yok oluyor birer birer.
Vefakar eşi bırakmıyor Süleyman'ı bir kolunda eşi bir kolunda koltuk değneği ile yaşamaya, nefes almaya çalışıyor Süleyman. Kimseye faydası olmadığı gibi bir de eşine yük olmak iyice ağır gelmeye başlıyor. Bir protez ayak takılrsa işin kolaylaşır diyor çevresindekiler. O da biliyor aslında ama nasıl olacak? Umudun tükendiği yerde bizlere ulaşıyor ve ekibimizle birlikte karlı ve dağlık yollardan ulaşarak gidiyoruz köyüne. Süleyman' ı ilk dinlemeye başladığımda ilk söylediği şu oluyor. Ben sizden aş, para istemiyorum. Ben sizden protez bir bacak ve yani bir hayat istiyorum diyordu. Çaresizdi Süleyman, aslında kendini zor tutuyordu. Çok gururlu ve onurlu bir duruş sergileyen başka birini tanımamıştım.
Hayatın neler getirdiğini sürekli anlatırken bir yandan da gözyaşını tutamıyordu. Oysa benim hayallerim vardı,yarınlarım vardı şimdi biçare ve kanadı kırık bir kuş gibi oldum diyor ve hüzün seli kaplıyor tüm ekibimizi. Süleyman kardeşimizin isteğini not almış ve ilk işimiz onun isteğini yerine getirmek olmuştu. Gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra isteğini yerine getiriyor çare oluyorduk derdine. Bu anlatılmaz bir duygu ve tarif edilemez bir mutluluk...
Süleyman kardeşimiz kaldığı yerden başladı hayata tutunmaya. Şimdi koltuk geğnekleri yok kollarında, birinde vefakar eşi diğerinde dünyalar güzeli kızı Havva var. Hayat işte şimdi yaşamaya değer onun için. Herşey çok güzel olacak ve ona inanıyor.