Geleneksel Türk Oyunu: Mas Güreşi
Yer yüzünde yaşayan birçok milletin kendine has olan karakteristik özellikleri vardır. Bu özellikler, onların doğumundan ölümüne yaşamlarında, geleneklerinde, kültürlerinde hatta milli oyunlarında karşımıza çıkmaktadır. Binlerce yıldır nesilden nesile aktarılan bu özellikler, şekil ve amaçları değişse de bazıları günümüze kadar ulaşabilmektedir. Adriyatik'ten Çin Seddi'ne, Sibirya'dan Kızıldeniz kadar yayılan Türk milletinde de bu özellikle görmek mümkündür. Türk milletinin herkesçe kabul edilen en belirgin özelliği savaşma kabiliyetidir. Türk çocukları daha küçük yaşlarından itibaren öğrendikleri ve oynadıkları oyunlar, onu gelecek hayattaki mücadele ve savaşa hazırlıyordur. Tüm Türk coğrafyasında öyle bir geleneksel oyun yoktur ki, o oyun onu savaşa hazırlamasın. Bugün o oyunlardan birisi olan "Mas Güreşi"nden bahsedeceğim.
Yakut Türkçesinde ağaç veya ağaç dalı güreşi anlamına gelen Mas güreşinin yaşı, 3.000 yıl öncesine dayandığı düşünülüyor. Sibirya Türklerinde rüştünü ispat etmek içinde yapılan bu güreş, insanların günlük hayatta zinde kalabilmelerini de sağlıyor. Bu oyunda vücudun hemen-hemen tüm kasları kullanılıyor. Bununla birlikte oyun, kişiye gücü dengeli kullanma, mücadele azmi, el çabukluğu, cesaret ve dayanıklılık sağlıyor. Yani, hem fiziksel hem ruhsal olarak kişinin gelişimine destek veriyor.
Temassız tek güreş olan mas, ortada, ayaklarını tahtaya dayayan kırmızı ve mavi tarafta birer güreşçinin oturup, sopa çekmek suretiyle oynadıkları bir oyundur. Şuan, dünyanın 49 ülkesinde federasyonu bulunmaktadır.
Oyun, güreşçilerin ayaklarını karaçamdan yapılan bir tahtaya dayadıkları, 30 cm yükseklik ve 2 metre uzunluğunda düz ve kaymaz bir zemine oturarak başlar. Sopayı hangi oyuncunun ne şekilde tutacağını belirleyen kura çekilir. Kurayı kazanan oyuncu 50 cm'lik sopayı iç veya dış taraftan avuçlayarak tutar. Rakibi de onun tutuşuna göre kendi tutuşunu belirler. Oyun, iki tur kazanmak üzerine kurulu olarak, 2 veya 3 tur şeklinde yapılır. ilk turda sopayı dışarıdan tutan oyuncu, ikinci turda içeriden tutmak zorundadır. Sopayı tutan oyuncuların elleri birbirilerine temas etmemeli, parmakları çakışıp, üst üste gelmemelidir. Oyun başlamadan önce sopa, ayaklarını dayadıklara tahtaya paralel olarak sabitlenir. Hakemin "başla" komutuyla birlikte oyuncular sopayı kendilerine çekmeye çalışır. Güreş başlamadan önce sopayı çekmek yasaktır. Oyun sırasında sopanın bir ucundan tutup tek taraflı çekme, rakibin eline temas etme, sopayı vücuda sabitleme ve döndürme yapılamaz. Sopayı çekerek rakipten alan veya rakibi kendi tarafına geçiren güreşi kazanır. Bunun yanında ayağı tahtadan ayrılan, tahtanın bitiş yerine vücudunun herhangi bir bölgesi temas eden yada hakem tarafından 2 kez uyarı alan oyuncu, güreşi kaybeder.
Biz, bizden olan değerlere sahip çıkalım ki, bizden olmayanlar bizleri esir etmesin.