İsmail Yaşa
İsmail Yaşa Eski Türkiye’ye dönüş hayalleri

Eski Türkiye’ye dönüş hayalleri

AK Parti’nin kuruluşunun ardından yapılan ilk seçimleri ezici bir zaferle kazanarak iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye tarihi bir dönüşüm sürecine girdi.

2002’den bu yana tek başına iktidarda olan AK Parti ülkenin çehresini değiştirdi ve her alanda gerçekleştirilen reformlarla Türkiye’ye adeta çağ atlattı.

AK Parti öncesinde ve sonrasında ülkemizi ziyaret eden yabancılar da yaşanan müthiş değişimi gözlemlediklerini hayranlıkla dile getiriyorlar.

Ayağına vurulan prangaları birer ikişer kıran ve devletin kılcal damarlarına kadar sızan kanserli hücrelerden büyük oranda arınan Türkiye’nin ilerleyişi son yıllarda daha çok ivme kazandı.

Bu başarıda da en büyük pay hiç şüphesiz lider rolüyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait.

Dostlarımız gibi düşmanlarımız da bunun farkında.

Türkiye’yi yeniden eski günlerine döndürmek isteyenler şu an tüm ümitlerini 2023 yazında yapılacak seçimlere bağlamış durumdalar.

Batı medyasında çıkan haber ve yorumlarda bu beklentilerini dile getirmekten çekinmiyorlar.

Muhalefet cephesiyle de birbirlerine moral veriyor, “Bu kez Erdoğan’ı devirmeyi başaracağız” diyorlar.

ABD’ye ve Avrupa’ya, Türkiye’yle ilişkilerinde sorun yaşayan ülkelere “Biraz daha sabredin, bu hükümetten kurtulmamıza az kaldı” şeklinde mesaj gönderiyorlar.

Bu tür beklentilerin asılsız olduğunu fark edenler çoktan tavır değiştirmeye başlasalar da muhalefet cephesinden kulaklarına fısıldananlara hâlâ inananlar var.

Türkiye’yi eski günlerine döndürme ve yeniden Batı’ya bağımlı hâle getirme projesinin adını da “güçlendirilmiş parlamenter sistem” koymuşlar.

Bahsettikleri şeyin tam olarak ne olduğunu ve ayrıntılarını, örneğin parlamenter sistemi nasıl güçlendireceklerini söylemiyorlar.

Çünkü kendileri de bilmiyor.

Örneğin, Cumhurbaşkanı yine halk tarafından mı yoksa eskiden olduğu gibi Meclis’te milletvekilleri tarafından mı seçilecek?

Cumhurbaşkanı ve başbakan arasında krizlerin yaşandığı, hiçbir partinin tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu elde edememesi sebebiyle ülkenin koalisyon pazarlıklarıyla vakit kaybettiği, yamalı bohça misali kurulan koalisyonların kısa süre sonra yıkıldığı ve başarısızlığın sorumluluğunu koalisyon ortaklarından her birinin diğerinin üzerine attığı günlere mi döneceğiz?

Asker yine siyasete müdahale mi edecek?

Medya patronları başbakanları pijamalarıyla mı karşılayacak?

Başörtüsü üniversitelerde ve kamu kurumlarında yeniden yasak mı olacak?

Muhalefet cephesi bileşenlerinin iç politikada ve dış politikada birlikte nasıl bir program takip edeceklerine dair en ufak bir bilgi yok.

Restorasyon sürecinden falan bahsediyorlar ama o sürecin nasıl işleyeceği ve kimler tarafından yürütüleceği, sürecin sonunda ülkenin nereye varacağı belli değil.

Üzerinde ittifak ettikleri ve odaklandıkları tek şey, mevcut hükümeti, daha doğrusu Erdoğan’ı devirmek.

Örneğin, Suriye konusunda ülkeyi batağa saplamakla suçladıkları Davutoğlu’nun mu yoksa rejim yanlısı Kılıçdaroğlu’nun mu dediği olacak?

CHP’nin vaat ettiği gibi İstanbul Sözleşmesi’ne mi dönülecek?

Saadet Partisi bu işe ne diyecek?

Yoksa bakanlıklar partiler arasında ganimet paylaşır gibi paylaşılacak ve her parti kendine verilen bakanlığı adamlarını doldurup kanton yönetir gibi mi yönetecek?

HDP’ye hangi bakanlıklar verilecek?

CHP’den ayrılarak Memleket Partisi’ni kuran Muharrem İnce eski partisi ve müttefikleri için “Virajı dönünce birbirlerine kazık atacaklar” derken haksız sayılmaz.

Fakat bu arada olan -Allah korusun- memlekete olacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Yaşa Arşivi