Enerji Üssü Olma Yolunda….
Muhalif kesimlerin yakın zamana kadar ağızlarına pelesenk ettikleri Türkiye’nin ‘’yalnız’’ olduğu nutukları şimdilerde pek görünmez olup adeta kayıplara karıştı… Papa’ya Türkiye ziyareti öncesinde yazılan ‘’gelme’’ mektupları karşılık bulmayınca derin bir ümitsizliğe gark oldular… Hemen ardından gerçekleşen Rus lider Putin’in ziyareti ve bizzat kendisinin açıkladığı yeni işbirliği projeleriyle de iflah olmayan bu çevreler Alman Focus dergisinin İki lideri ‘Rambo politikacılar‘ diye nitelemesi ve 'Çar Putin ve Sultan Erdoğan buluşuyor' şeklinde kullandığı başlıktan medet ummaları, çaresizliklerinin bir göstergesi olması bakımından mühim izler taşımaktaydı…
Onlar Türkiye ‘’yalnızlaşıyor, dışlanıyor’’ algısını kamuoyuna inandırmak adına bin bir şekle girerlerken Türkiye bir yandan Afrika zirvesine katılıp önemli anlaşmalara varıyor, bir yandan Irakta ilişkilerin güçlendirilmesi için bizzat Başbakan tarafından çaba sarf ediliyordu…
Kuzey Irak petrolünün Türkiye üzerinden dünya pazarlarına açılması, Rus doğalgazının yeni projelerle Avrupa’ya gidecek hatla Türkiye üzerinden pompalanması ve Hazar bölgesinden gelecek yeni boru hatlarıyla Türkiye’nin enerji üssü olmasıyla, dünyanın parlayan yıldızı ve stratejik noktası olmasına vesile olacak… Ayrıca Akdeniz bölgesinde çıkacak olan doğalgaz kaynaklarının Türkiye üzerinden nihai pazara ulaştırılması için Yunanistan’a yapılan ziyarette verilen olumlu mesajlar ve Akdeniz gazında en ekonomik ulaşımın mevcut hatlara entegre edilmesiyle Türkiye’nin olması enerji alanındaki büyük vizyonun bir tezahürü olarak gerçekleşecek…
Dünya Enerji kaynaklarının dörtte üçünün olduğu bölgenin tam ortasında adeta bir geçiş köprüsü olan Türkiye, planlanan boru hatlarıyla tüm enerji yollarını kendi topraklarında buluşturup, transferini gerçekleştirdiği bir konumda olacak… Enerji üreten ülkelerle tüketen ülkeler arasında adeta barış köprüsü olacak… Ayrıca sadece bu enerji borularının topraklarından geçmesi ve sadece belli bir kira almakla yetinmeyecek, enerji geçişinde ulaştıran aracılık eden bir misyondan ziyade nihai pazarlara belirlediği fiyat üzerinden satışını yapabilecek siyasi güce ulaşacak… Dün bize ‘’hasta adam’’ diyenler bugün masanın karşısında bizimle enerji pazarlığı yapmak durumunda olacaklar… Yani doğal kaynak bakımından zengin olmayan Türkiye, enerji üssü olması hasebiyle dağıtımında ve fiyatında söz sahibi olarak büyük bir stratejik değer kazanmış olacak…
Dünyadaki enerjiye olan talep ve stratejik değeri düşünüldüğünde bu hamlelerin ne kadar mühim bir anlam ihtiva ettiğini geniş bir pencereden tahayyül etmek gerek… BOTAŞ ve TPAO’nın bu anlamda Gazprom ve Socar benzeri bir yapılanmaya giderek, bu hatların ticari anlaşmalarında taraf olarak yer alırken bir yandan da enerji bölgelerinde arama ve üretim projelerine daha fazla ağırlık vermelidir…
Bu anlamda Azerbaycan’ın Şahdeniz sahasından çıkartılacak yaklaşık 1,2 trilyon m3 doğalgaz rezervinin Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınmasını öngören projede, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Şah Deniz Projesi’ndeki hissesini yüzde 19’a ve BOTAŞ ise TANAP Projesi’ndeki hissesini yüzde 20’den yüzde 30’a çıkararak küresel enerji politikalarında etkin rol oynamaya devam etmektedir… Ayrıca ülkemizde bir enerji borsasının kurulması da bu anlamda çok büyük bir etki yaratacaktır…
Tüm bu gelişmelerin ülkemize muazzam bir katkı yapacağı kuşkusuz iken, elbette bundan rahatsızlık duyacak olan ülkelerin varlığıdır malumdur, işte son dönemlerde yaşadığımız sıkıntıların altında büyüyen gelişen ve yıllardır söylenen jeopolitik önemin kâğıt üzerinden alıp hayata geçiren Türkiye’nin bu hamleleri yatmaktadır… Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı diline dolayanlar bu gelişmelerden en az o ülkeler kadar rahatsızlar ki sırf bu icraatlar bilinmesin diye yarattıkları suni gündemle kamuoyunu meşgul etmektedirler…
Selametle…