DERSHANELER NEDEN KUTSAL?
Fetullah Gülen’in kolu ve kanadının karşılığı, Türkiye’yi birinci lige çıkartan hükümetin ve onun başında ki Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidardan indirilmesi mi?
Dahası neden indirilmeli?
Ne yapmış Recep Tayyip Erdoğan’da medyasıyla topyekûn savaş açtı cemaat?
Yıllardır “biz siyasetle uğraşmayız” tezini ortaya koydular hep, peki ne oldu da birden siyasetin merkezine oturdular? Bırakın oturmayı saray darbesi yapmaya kalkıştılar?
28 Şubata boynunu uzatanlar, Ecevit’e şefaatçi olanlar, neden milletin tutkuyla sevdiği ve ne pahasına olursa olsun Hak’kın yanında durmaktan hiçbir zaman çekinmeyen bir Başbakan’a bütün varlıklarıyla saldırır oldular.
Mesele dershane değil elbette sadece. Fakat mesele birazda dershane aslında!
Ne demek istediğimi şöyle anlatayım.
Bugün cemaat dershanelerine giden öğrenci sayısının 700 bin kişiye yakın olduğu söyleniyor.
En ucuzunun 3-4 bin TL civarında olduğunu düşünün ki, 20 bin TL’ye kadar dershanelerin varlığını biliyoruz.
Ortalama bir fiyat belirleyip bu rakamı 700 bin kişiyle çarptığınızda ortaya ne büyüklükte bir rantın çıktığını aşağı yukarı hesap edebilirsiniz.
Peki, sadece para mı?
Elbette hayır.
Dershaneler cemaatin kılcal damarları gibi çalışmakta. Topluma uzanmanın ve taraftar, yani eleman toplamanın en kolay ve hızlı mekanizmasını oluşturuyor.
Bugün cemaat yâda muhafazakâr düşünceden tamamen uzak kişiler bile çocuklarını bir takım nedenlerden ötürü cemaat dershanelerine göndermekte. Kısacası devşirme dershanede başlıyor.
Ayrıca sistemin çalışması hemen hemen aynı tüm Türkiye’de.
İyi çocuklar seçiliyor ve bedava alınıyor, seçme öğretmenler yoğun bir program uyguluyor.
Dershaneye kaydedilen diğer çocuklar ise mekanizmanın çalışmasını sağlayan parayı telafi etmek amaçlı kullanılan sermaye olarak görülüyor. Vasat öğretmenler ve normal bir programla çalışmaya devam ediyorlar. Yani başarı, normal çocuklarla finanse edilirken fakir çocuklar için ayrılan zaruri kontenjanlar hiçbir zaman fakir çocuklara aktarılmıyor.
Dershanelerin bu denli kutsal olmalarının bir nedeni de istihdam.
Cemaatin yetiştirdiği ama devlet kadrolarında yer bulamamış öğretmen kadrosu dershanelerde istihdam ediliyor. Bunların büyük bir kısmını formasyonu olmayan öğretmenler oluşturuyor. Bu öğretmenlerin, öğretmen yeterliliği yok ama dershane yöntemi ile bu elemanlara istihdam sağlanmış oluyor.
Tabi bu öğretmenlerin çalışması da bir takım şartlara bağlı.
Devletteki öğretmenlerle aynı ücreti alan dershane öğretmenleri, devletteki öğretmenlerin aldığı ek ders ücretlerini hiçbir zaman alamıyor. Peki, ne oluyor o ücretlere? Burs adı altında zorunlu kesinti yapılıyor. Tabi bu rakamlar burs olarak değil daha çok inşaat yapımında kullanılıyor.
Okullarda yada dershanelerde yapılan indirimler bu burs adı altında toplanan paralarla mahsuplaştırılıp öğrencilere dolaylı burs verilmiş olunuyor.
Bununla da bitmiyor.
Dershaneye giden her öğrenciye “deneme sınavına girmek için Zaman Gazetesi’ne abone olmak zorundasınız” diyerek öğrenciler gazeteye abone yapılıyor.
700 bin öğrencinin olduğunu düşündüğümüz sistemde Zaman Gazetesinin tirajının kaynağı da ortaya çıkmış oluyor.
Toparlarsak…
Dershaneler ciddi bir rant kaynağı sağlıyor, istihdam işlevi görüyor, taraftar bulmanın en kolay yanı ve etkili medya gücünün kaynağı.
Peki, bu şartlarda mesele gerçekten dershaneymiş denilebilir mi?
Bu son yaygaranın nedeni dershane denilebilir.
Cemaat açık bir şekilde bu kalesi alınsın istemiyor.
Başbakan akıllı bir siyasetçi, cemaatten korksaydı bu cepheyi açmazdı.
Ancak takip edince bu sürecin cemaat aleyhine sonuçlanacağını düşünüyorum. Millet nezdinde böyle güçlü bir yere sahip Recep Tayyip Erdoğan dershane ve gizli belgeler furyasıyla indirilemeyecek kadar sağlam.
Birde ilahi bir yardımın hep yanında olduğunu düşünüyorum.
Kalbi, aklı ve vicdanı temiz bir lider öyle üç beş manşetle yıpranmaz.
Hani ne denir: Allah doğruyu sever… Bu sevgi elbet Sayın Başbakan’a hep yardım edecektir, ediyorda…