Çok Şey Değişti ama Her Şey Değil!
Bugünün dünle aynı olmayacağını ve yarının bugünden daha farklı olacağının bilincindeyiz. “Eskiden böyle miydi” yakınmalarını “ah şimdi gençliğim olacaktı” hayıflanmalarını ve “devir değişti” muhabbetini bilmiyor değiliz. Dünü özlemek gayet normal lakin bugünden bizar olmak ve değişime tümden karşı olmak da o derece nakıs bir hâl.
İnsanlık dünya hayatı boyunca birbirine benzemeyen ne devirler ne çağlar gördü. Yakın çağla Yeni çağ arasında fark neydi sahi? Yaşanan göçler, yıkılan devletler, kaybolan milletler ve dahası. Dönüp bakınca ne çok savaş vermiş insanoğlu… Silahlar, ordular, teknikler değişti de savaşlar değişmedi, bitmedi. İyinin savaşını verenlere ne mutlu…
Sebepleri değişse de “savaş” var olmaya devam etti. Mevzuya bu uç misalle giriş yapmanın nahoş bir yönü var farkındayım lakin çok şey değişse de her şeyin değişmediğine kallavi bir örnek olduğu gerçek. Diğer yanda iki binli yılların başıyla birlikte tüm değişimlerin şeklini bile alt üst eden adı konulmuş olmasa da bambaşka bir çağ başladı.
Teknoloji temelli bu değişim makineler çağını sanal zekâ ile birleştirdi. Aygıtlar akıllandıkça algılar, dil ve iletişim şekli değişti. Daha hızlı, daha çok, daha konforlu olmak üzere inşa edilen bir çağla karşı karşıyayız. Yine teknoloji ve dijital aygıtlar temelinde sosyal medya ağları bilginin dağılımı, tasnifi ve kullanımını değiştirmiş oldu.
Yeni bir dünya düzeni bu yaklaşımla inşa edilecek diyor komplo teorisyenleri. Robotların üreyebildiklerine dair söylentiler var. Yapay zekâ sayesinde makinelerin düşünebilecekleri var sayılıyor. Bilginin hem de bu kadar çok verinin işlenmesi, tahlil edilmesi ve bir neticeye bağlanması şu anda bile ancak ileri teknoloji sayesinde mümkün.
Herkes kendi avatarını yaratabilecek, vefat etmiş bir yakınınızla sanal gerçeklik ortamında bir araya gelebileceksiniz. Fark ettiniz sanırım kullandığım kavramın eğreti ve sahte olduğunu; “sanal gerçeklik” ifadesini kastettim. Yoksa çok normal ve sıradan mı karşıladınız; gerçek ne sanal olanı ne? Eğer bu ifade sizin için olağansa hiç merak etmeyin değişime çoktan ayak uydurdunuz demektir.
Meseleyi fazla dramatize etmeyelim; çok şey değişti ama her şey değil. Misal; insan aynı insan. Acıkıyor, susuyor, kızıyor, seviyor, yaşıyor ve ölüyor. Biyolojik yönlerini bahsettiğimiz dünya misafiri insan, çok daha farklı ve devasa boyutlar taşıyor cevherinde. Diğer yandan, duyduğumuz öğrendiğimiz tarih, sahiplendiğimiz miras ve tecrübe bize “insan” olarak kalabilme ilhamı verebilecek mi?
Ulaşım araçlarının hızlarına ve gelecekteki şekillerine akıl ermiyor artık. Uçan taksiler yakında uzay sınırına yolcu taşıyacak. Şimdilerde değil şehirler ülkeler arası yolculuklar saatle ölçülüyor. Evet yolculuk şekli değişti ama yolcu aynı yolcu. Bu kadar hız ve konfora rağmen sen, aynı insan olarak vaktini iyi değerlendiremiyor, randevuna hâlâ geç kalıyorsan ve zamana yetişmediğinden şikâyet ediyorsan dönüp bakmalısın kendine.
Misal diğerkâmlık diye bir şey var, empati dersin sen. İletişim kanallarının bu kadar açık olması, telefon denen aletin günün her saati çekiyor olması senin de aklına esen her saatte arkadaşın bile olsa arama, mesaj atma, dürtme hakkın yoktur. Hani şu son zamanların modası; oturduğun yerden bir telefonla ayağına kadar her şeyi çağırıyorsun. Gelenlerin de insan evladı olduğunu unutma, onların gönlünü almak bir tebessüm bir teşekkürle mümkün. Yani gönül almak dediğin şey değişmedi. “Lütfen” ifadesi aynıyla duruyor misal, “lütfen” demenin o sihirli gücü değişmedi.
Kimi kötü huylar yine kötü, kimi davranışlar yine nahoş, bazı kem sözler yine utanılası. Klavye başında pervasızca savurduğun o argo sözler yalancı bir hesapla yapmış olsan ve sorgu suali olmasa da yine kusurlu, yine günah, yine yasak ve yine insani değil. Yalancı hesap demişken; yalan hâlâ yalan, nerede ve nasıl söylediğin nasıl gizlediğin yalanı haklı çıkarmayacak. Elinde süpürgeyle gün boyu temizlik yapan çöpçü için “işi değil mi yapsın” deyip yediklerinin artıklarını yere atmak… Temiz olmanın güzelliği değişmedi, değişmeyecek oysa.
Kullandığın araba son teknoloji ve hızlı olabilir ama trafik önce saygı sonra kurallar üzerine kurulu bir düzendir. Bu yüzden kırmızı ışık aynı kırmızı ışık. Hani hoşgörülü olmak yumruk sıkıp kavga etmekten daha güzel olabilir. Makineler sanayilerde işin yükünü çokça almış olabilir, elde yapılan çok şey artık robotların görevi lakin onların kontrolü yine insanda. İş verensen makineden önce çalışanın hakkını gözetmeli, çalışansan işverenin işini hakkıyla yapmalısın. Ey delikanlım, yakışıklı gencim; çağ sizin ellerinizde şekillenecek, sizinle yeniden ve yine değişecek dünya lakin ana-baba hakkı değişmedi, onların sana karşı sevgisi değişmedi. Yok sayma, olur olmaz yere azarlama onları.
Velhasıl dürüstlük, yardımseverlik, doğruluk, sözünde durmak, hoş görmek, güzel söz söylemek, büyüğe saygı duymak, küçüğü sevmek değişmedi. İnsanlık değişmedi, değişmemeli varsın dünya değişin.