Çin işkencesi…
Doğu Türkistan mazlumları için tüm Türkiye ayakta.
Bir Açıkhava hapishanesini andıran Doğu Türkistan'da etrafı yüksek duvarlarla çevrili inşaatlar devam ediyor. Doğu Türkistan Müslümanları çöllerde inşa edilen bu zulüm merkezlerinde katlediliyor.
Duvarların ardında yüz binlerce Uygur Türkü'nün tutulduğu kamplar her geçen gün büyüyor.
Çin'in bu zulümleri özellikle 2009 yılı itibarıyla gittikçe hız kazandı. Soydaşlarımıza yönelik kültürel ve dini anlamda inanılmaz bir kısıtlama ve baskı politikası izleniyor o günden bu yana.
Müslüman Doğu Türkistan erkeklerin sakal bırakması yasak mesela. Kadınların uzun kıyafet giymesi de yasak. Doğu Türkistan Müslümanları, düğünlerde alkol kullanmaya zorlanıyor.
George Orwell’in 1989 romanındaki gibi tepede bir göz bütün herkesi izliyor. Komünist Parti'ye yakın ajanlar, Müslüman halkın arasına giriyor, istihbarat topluyor ve şüpheli gördükleri kişileri fişliyor.
Kızıl Çin tarafından, önceden okul, hastane gibi nitelikte olan birçok bina da küçük kamplara dönüştürüldü.
Pekin yönetimi, söz konusu yapıları, dünyaya "eğitim merkezi", "rehabilitasyon merkezi" ya da "mesleki eğitim merkezi" olarak tanıtıyor.
Çin yönetimi, Türklere ait hiçbir iz bırakmamakta kararlı. Doğu Türkistan'da aralarında asırlık camilerin de bulunduğu tarihi, kültürel ve dini mekanların yıkılmasının ardından Türklere ait mezarlıklar da yok edildi.
Bölgede kurulan çok sayıda yatılı okul da ise Türk çocukları zorla ailelerinden uzaklaştırılarak sistematik asimilasyona tabi tutuluyor.
Evlatlarından ayrılmak zorunda kalan onlarca aile çocuklarının nerede olduğunu dahi bilmiyor.
Pekin yönetimi ise insanların aklıyla alay edercesine, radikal eğilimlerle mücadele kapsamında çocukların "dil öğretim merkezlerinde" eğitim gördüğünü iddia ediyor.
Türkiye'de ikamet eden bir Uygur Türkü’nün, Doğu Türkistan’a geri dönüşü ise kesinlikle gözaltı sebebi. Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye ya da Türkiye’den Doğu Türkistan’a yapılacak olan bir telefon araması ise çok riskli. Bu da kesinlikle gözaltı sebebi.
Doğu Türkistan’da yaşananlar karşısında dünya devletleri sessizliğini koruyor, tepkiler sadece sosyal medya aracılığıyla gösteriliyor.
Zaten bu konuyla ilgili olarak açıklama yapan herkes Çin tarafından öcü gösteriliyor.
Bunun son örneğini Mesut Özil’in yaşadıklarıyla hepimiz müşahade ettik. Resmen Mesut’u kara listeye aldılar.
İHH’nın öncülüğünde yapılan ‘Sessiz Çığlık’ yürüyüşü ve Mesut Özil’in o paylaşımına olan teveccüh, bu konuda artık toplumsal anlamda daha fazla ses çıkaracağımızın habercisi konumunda.
O yüzden gözümüz kulağımız Doğu Türkistan’da.