Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Bu ülke kalkınır mı bu şekilde?

Bu ülke kalkınır mı bu şekilde?

Yükseköğretim Kurulu, geçtiğimiz gün çok önemli bir karara imza attı.

YÖK'ten, Anadolu, Atatürk ve İstanbul üniversitelerinin rektörlüklerine "sınavsız ikinci üniversite" konulu yazı gönderildi.

Yükseköğretim Kurulunca (YÖK), 2024-2025 eğitim ve öğretim yılından itibaren yükseköğretim kurumları bünyesindeki "çocuk gelişimi", "felsefe", "sosyoloji", "tarih" ve "Türk dili edebiyatı" açıköğretim programlarına sadece 35 yaş ve üzeri lisans programı mezunlarının ikinci üniversite kapsamında kayıt yaptırabilmelerine karar verildi.

2024-2025 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanacak kararla; çocuk gelişimi, felsefe, sosyoloji, tarih ve Türk dili edebiyatı programlarına mahsus olmak üzere ikinci üniversite kapsamında yapılacak kayıt işlemlerine ilişkin alınan yeni karara yer verilen yazıda, şunlar kaydedildi: "Yükseköğretim Yürütme Kurulunun 5 Haziran 2024 tarihli toplantısında, 2547 sayılı Kanunun 2880 sayılı Kanunla değişik 7-h maddesi uyarınca, 2024-2025 eğitim ve öğretim yılından itibaren yükseköğretim kurumlarımız bünyesindeki çocuk gelişimi, felsefe, sosyoloji, tarih ve Türk dili edebiyatı açıköğretim programlarına sadece 35 yaş ve üzeri lisans programı mezunlarının ikinci üniversite kapsamında kayıt yaptırabilmelerine, diğer açıköğretim programlarında ise mevcut uygulamanın devam etmesine karar verilmiştir."

YÖK’ün aldığı bu karar önemli elbette. Ama YÖK’ün büyük bir reform yapıp bu açıköğretim mevzusunu kökten halletmesi gerekiyor.

Daha önce de dile getirmiştim, yazmıştım. Açıköğretimlerin komple kapatılması gerektiğini dile getirmiştim.

Hala da öyle düşünüyorum.

Binlerce üniversiteli işsizin cirit attığı ülkemizde, niteliksizler ordusunun içine yeni niteliksizler katmaktan öteye gitmeyen üniversite sistemimiz kendini yenilemeli.

Hele hele yıllarca emek verip, para döküp, başka şehirlerde onlarca zorlukla üniversite eğitimi alanların işsiz kaldığı bir ortamda, yattığı yerden üniversite bitirenlerin eşit haklara sahip olması hiç adil değil.

Ülkemizde ne yazık ki çok büyük bir girdap olan niteliksizlik havuzuna yeni niteliksizleri katmanın kimseye bir faydası yok.

Hatta el büyütüyorum.

YÖK’ün şu anda ataması yapılmayan, mezun olunduğu zaman işsizlik garantisi veren birçok bölüme de arz çoğunluğu eritilene kadar öğrenci almaması gerekiyor.

Türkiye’de 15 milyon 351 bin kişi devletten emeklilik, malullük, ölüm aylığı ile dul ve yetim maaşı alırken, kamudaki istihdam sayısı ise; 3 milyon 626 bin 250’si kadrolu, 411 bin 168’i sözleşmeli olmak üzere toplam 4 milyon 37 bin 418’dir.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre ise 2023 yıl sonu itibarıyla, Türkiye nüfusunun 22 milyon 206 bin 34'ünü çocuklar oluşturuyor.

Ücretli çalışan sayısı ise 15-16 milyon civarında.

Bu rakamlardaki oransızlık sizce de dikkat çekici değil mi?

Herkes masa başı iş istiyor, herkes üniversite okuyunca atanma garantisi istiyor, daha 40 yaşına yeni gelmişler yeni bir eyt istiyor, herkes okuduğu bölüme ve kendi niteliğine bakmadan ballı maaş istiyor.

Eee o zaman sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa?

Bu ülke kalkınır mı bu şekilde?

Tabi ki kalkınmaz!

Üniversitelerimizde acil bir şekilde reform yapmamız gerek! Başta açıköğretim mantığı olmak üzere, eğitim fakültelerinde, iletişim fakültelerinde, ziraat fakültelerinde, hukuk fakültelerinde uzun bir süre öğrenci alımı yapılmamalı veyahut aşırı kısıtlanmalı. Piyasada bir sürü işsiz öğretmen, gazeteci, avukat, ziraat mühendisi bolluğu var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi