Bu haliyle kalacaksa kimse düzenlemesin
Bana sorarsanız diye başlayacaktım yazıya ama eminim kimse bana sormayacak.
Bir kere gittim törenlere ben.
Ama iki saatlik emperyalizm propagandası ve buram buram misyonerlik kokan bir hollywood filmini bile daha heyecanlı izleyebildiğimi fark ettim.
Sıkıcıydı. İmanımı sorgulamalı mıyım? Birileri zikrediyor sizde izliyorsunuz.
Bir süre sonra uyuyakalmamak için kendinizle savaşmaya başlıyorsunuz. İki güzel şey var biri Ahmet Özhan diğeri Ahmet Özhan’ın sesi. Ancak o güzel sesten çıkan nağmeleri anlamak için zorluyorsunuz kendinizi ama olmuyor, anladığınız hiçbir şey yok. Ama herkes öyle bir huşuyla dinliyor ki insan kendinden şüphe ediyor gerçi. Yarım saatin sonunda “burada ne işim var” hissine kapılıyorsunuz. “yarım saat pencereden bakan bir adamı “ izlediğiniz sanat filmi havasında geçiyor her şey. Sanat filmindeki gibi tam işte bir şey olacak derken, yine hiçbir şey olmuyor. Birinci saatin sonunda tuvalete gider gibi yapıp tüysem mi diye düşünüyorsunuz? Ama insanlar öyle bir huşu içindeler ki utanıyorsunuz, hareketsiz öylece kalakalıyorsunuz? Artık uyuşmuşsunuzdur yapacağınız bir şey kalmamıştır. Törenin sonunda, işi yarım kalmış esnafın Cuma namazı farzında imamın selamından sonra koşarak camiden kaçması gibi koştuğumu hatırlıyorum… O esnafa “hoca hutbede ne okudu” diye sorduklarında yüzünün alacağı şekille, benim “törende ne oldu sorusunda” yüzümün alacağı şekil aynı olurdu eminim.
Yani sonuç hayal kırıklığı. Tüm dünyanın merakla beklediği izlediği gösteri bu muydu diyorsunuz? Ya bende bir problem var ya da dünyada. Kimseye söyleyemedim bu hissi, ilk kez yazımda paylaşıyorum, umarım aramızda kalır. Bu törenler kim tarafından yapılsın diye bir tartışma çıkmasaydı, paylaşmaya da niyetim yoktu aslında.
Hayal kırıklığının sebebi, beklentilerimin farklı olması aslında.
Değil, Konya’nın tarihin en büyük filozoflarından, düşünürlerinden, İslam adamlarından, İslam alimlerinden ve Tasavvufçularından birinin anma programının böyle olması bana sorarsanız utanç verici. Şimdi herkes ayağa kalkacak ama hissettiklerimi yazmak durumundayım ki benim gibi düşünen binlerce insan olduğu konusunda eminim.
Başta söylemek lazım organizasyonlar hakkında bir birikimim yok ama güzel hayal kurarım.
Tarih boyunca görülen karnavallar gibi insanlığı helake götüren insanları şirke götüren şeylerden bahsetmiyorum. “Helal dairesi keyfe kafidir” düsturunca, her şeyin helal dairesinde olması hatta helale teşvik edici helale yönlendirici mahiyette olmasını düşlüyorum. Ne bileyim binlerce çoluk çocuğun Alaaddin’den, Müze’ye kadar yürümesiyle sonrasında yılbaşlarında Avrupa kentlerinde ki gibi bir havai fişek gösterisiyle başlayıp, sonrasında yüzlerce semazenin Kadir Gecesi’ndeki gibi Müze önünde mahşeri bir kalabalığa gösteri sunmasıyla devam edecek bir gösteri olabilir. Akşamları Ahmet Özhan o aynı ritüelleri isteyenler için programlar sunarken, Avrupa veya Amerika ya da Afrikalı Müslümanların pop, rap, rock müziklerinden örneklerle süslenebilir. Tiyatro, sinema, müzik, sergi, spor karşılaşmalarıyla, yarışmalarla, sohbet ve konferanslarla güçlendirilip, moda, ney, çini, ebru, Hacivat, karagöz, palyaçonun bizim versiyonları, uçurtmalar, çiçekler, bisikletler, renkler, bayraklar, şehir dışında yaşayan Konyalılar, turistler, vs. zenginleştirilip müthiş bir organizasyona imza atılabilir. İngilizceyi yeni öğrenip kullanmak için fırsat arayan yüzlerce genç organize edilip yeterli bilgi ve belge broşür verildikten sonra, Müze önünde konuşlandırılıp gelen yerli yabancı turistlere, Hz. Muhammed, Hz. Mevlana ve İslam üzerinde düşünmeleri ve bilgilenmeleri sağlanabilir. Alaaddin-Müze arasında kitap, müzik ve Konya ürünleriyle donatılıp, sokak şarkıcılarıyla renklendirilebilir. Kaldırılacak otobüslerle Konya’nın diğer görülmesi gereken yerleri için gündüzleri seferler düzenlenebilir. Yani herkesin kendinden bir parça bulacağı bir yada iki hafta. Programlar ikiye bölünüp bir haftada yaz aylarına aktarılabilir. Kışın yapılamayacaklar yaz aylarında yapılır. Önümüzdeki yıl Konya Belediyesinin kuruluşunun 140 yılı (1875). Bu başlangıç için iyi bir fırsat olabilir, Konya’yı, Konya düşüncesini, Konya felsefesini ve Konya yaşantısını anlatabilmek için. Kavun, karpuz, kiraz, vişne, erik için onbinler toplanırken, biz Hz. Mevlana festivali için bir milyon kişi toplayabiliriz diye düşünüyorum. Öyle bir hafta ki, hayatında bir kere katılacak birinin Mevlana düşüncesini ömrü boyunca yaşayacağı ve Konya’yı hafızasında hoş bir seda ve anı olarak saklayacağı bir yada iki hafta. Ayrıntıları zaten organizatörler düşünsün.
Aynı sıkıcılıkta devam edecekse zaten gerisi hikaye. Kim düzenlerse düzenlesin programı.