Murat Can
Murat Can BİZİM MESAJIMIZI DA ONLAR ANLADI MI?

BİZİM MESAJIMIZI DA ONLAR ANLADI MI?

Türkiye atlatılması zor bir virajı geride bıraktı.

Ülkeyi bu sert dönemeçte toplamak her yöneticinin harcı değil. Başbakan ilk günlerdeki çıkışlarıyla hep eleştirildi. Fakat o eleştirileri yöneltenler bile aslında Başbakan’ın geri adım atmaması ve Ak Parti tabanının Başbakanına sahip çıkmasıyla rüzgarın ters döndüğü kanaatinde.

Bu süreçte ülke kaybetti. Zarar gördü. Ancak görünen o ki sürecin galibi yine başbakan oldu.

Olayı her açıdan inceledik. Konuştuk ele aldık. Gezi’de ki gençlere kulak kabarttık. Acaba ne istiyorlar? Bunlar hep soruldu. Ama sürecin eksik bir ayağının olduğunu düşünüyorum.

Hani bugün popüler söylemle “duran adama karşı duran adamlar”, kimse onlara bir şey sormadı.

Ak Parti Genel Merkezindeyim. 2. Kata çıktım. Gençlik Kollarının bulunduğu kata.

Zafer Çubukçu bire bir tanıdığım bir isim. Ak Parti Genel Merkez Gençlik Kollar Başkanı. Aslında onlar kullanmasa da Gençlik Kolları Genel Başkanı.

Zafer Çubukçu’yu başkan olmadan öncede tanıdığım için açıklıkla konuşmakta ve sormakta zorluk yaşamadım.

Sohbet ve kahve... Sohbetin teması ise, Gezi Parkı eylemleri ve sonrasında yaşananlar. Kısacası Ak Parti Gençliği bu konuda ne düşünüyor? Nasıl hissediyor?

Sohbetin bitiminde teşkilat mensuplarından birkaç arkadaşla da sohbet etme imkanımız oldu.

Sohbette konuşulanları bire bir aktarmak istemiyorum. Uzun yazıların okunmadığı düşüncesindeyim.

Ancak izlenimlerimi buraya aktarmak istiyorum.

Ak Parti gençliği çok heyecanlı. Adeta yerlerinde duramıyorlar.

Bir tanesinin söylediğine çok güldüm. “Murat ağabey, iktidar partisi olmak zor, çalışıyoruz ama yinede üzerimizde bir atalet vardı. İşin aslı otur otur sıkılmıştık zaten.”

Hep birlikte gülüyoruz.

Gençler bu olayın uluslar arası bir komplo olduğunda hem fikir. En ufak bir şüphe bile yok.

Başbakanlarının ise her anlamda arkasındalar. Başbakan az bile sertleşti diyorlar.

Ne istediler de olmadı bu ülkede diyorlar.

18 yaşına kadar sağlık güvencesinden tutun, açılan üniversitelere, kalkan harçlar kadar pek çok icraat saydılar.

Yani diyorlar. Tek derdimiz istihdam. Onu da ekonomik gelişmeler çerçevesinde yavaş yavaş hükümetimiz ortada kaldıracak inşallah diyorlar.

Kısacası bu ülkede gençlerin sokaklara dökülüp yakıp yıkmalarını gerektirecek bir durum yok. Ama gelin görün ki uluslar arası komplocular ve karmaşa mühendislerinin gazına gelip ortalığı yakıp yıktılar diyorlar.

Kısacası, Ak Parti Gençliği yapılanlara öfkeli, Başbakanlarının arkasında ve inanılmaz bir motivasyonla çalışıyorlar.

Biz Gezi eylemlerinde verilen mesajı anladık, ama onlarda yapılan mitingleri anladı mı, mesajı aldılar mı? Diyorlar.

“3-5 bin kişi sokağa çıkıp bağırdı diye halkın yüzde 50’sinin oyunu alan bir partinin Başbakan’ının istifa etmesini istemek kadar komik bir şey olamaz.” diye de ekliyorlar.

Halk ve gençler Başbakanının arkasında diye de üstüne basa basa söylüyorlar.

 

KONUYLA ALAKASIZ AMA TÜMCE NEY YAHU?

Dayatmalardan nefret ediyorum. Bu ülke yıllarca Osmanlıca’nın estetik dilini ortadan kaldırıp uyduruk kaydırık kelimelerin kendisine dayatılmasıyla o kadar çok karşı karşıya kaldı ki.

Bu dezenformasyon hala devam ediyor.

Geçen gün kızımın deneme sınavına ilişti gözüm.

Soru kökü şöyle başlıyor: “Aşağıda ki tümcelerden…”

Tümce de ne? Ne oldu bizim cümlemize?

Nesini beğenmediniz de yerine tümçe diye kulakları tırmalayan bir kelime uydurdunuz.

Üniversite Türk Dili dersine giren bir hocam vardı. Üslup yerine ısrarla “biçem” kelimesini kullanırdı.

Milli Eğitim bürokratlarımıza sesleniyorum.

Dilimizi çirkinleştiren ve ideolojik olduğunu düşündüğüm bu uygulamalara bir son vermeli.

Tümce gibi uyduruk kelimelerle yapılan dayatmaya bir son verip dili kendi mecranda bırakmalı.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murat Can Arşivi