Bir Kardeşi Uğurlarken
İş toplantıları bir yana, özellikle dost meclislerinde sohbet esnasında sıklıkla karşılaştığım bir sorudan bahsetmek istiyorum sizlere.
“Konya’nın en çok tercih edilen hastanelerinden birisi olmayı nasıl başardınız”.
Bu suali soranların ne kurumumu övme gibi amaçları var nede bana iltifat etme gibi niyetleri.
Yalnızca belirli noktalarda yakalanan ve sürdürülen başarının anahtarını merak ediyorlar.
Onlara verdiğim cevapta oldukça net…
Her şey ekip ruhunda gizli.
Ve en önemlisi …
Biz kocaman bir aileyiz.
Dünyanın en kutsal birliği olan, toplumun yapı taşı aileyi iş ortamında oluşturabildiğimiz için bu noktadayız.
Tüm bu söylediklerim kimilerine tanıdık geliyor.
Başka toplantılarda da benzer ifadeleri duyduklarını, bunun dışında başka ne tür çalışmalar yürüttüğümüzü tekrar soruyorlar.
Cevabım yine değişmiyor…
Biz büyük bir aileyiz…
Tüm hayatımızda oldukça önem taşıyan bu kavramın içini doldurmadan, yalnızca süslü laflarla dile getirenlerin başarısızlığı yüzünden, insanların zihninde ilk etapta gerçeklik tamamen oturmuyor.
Sohbet ilerledikçe çalışmalarımızı aktardıkça, dinleyenlerin yüzlerindeki merak, anlamlı bir tebessüme ve takdire dönüşüyor.
Yeri gelmişken de şunu açıkça vurgulamak isterim ki, ekip ruhunu aile sıcaklığıyla birleştiremeyenler, yalnızca belirli çıkarları için bir arada olanlar, tabii ki başarılı olamazlar.
Kurum içi yakınlaşmayı kurumadıkça, iş yerinizi benimsemedikçe ve sevmedikçe, sizin için çalışmak parasal hesaplardan öteye gitmez.
Eğer yazık ki böyle bir ortamdaysanız çoğu zaman boğulur, sıkılır, umutsuz, mutsuz bir şekilde saatlere bakar durursunuz.
İş verimi, büyüme, motivasyon bir tarafa hayatınız eriyip gider.
Açıkçası yüzlerce insanın bulunduğu hastanemde, bir kişinin dahi böyle bir tükenmişlik içinde olmasını istemem.
Bu nedenle çalıştığım hiçbir kurumda “Hadi bitse de gitsek” türünde bir anlayışla işlerin yürümesine izin vermedim.
Kabul etmek lazım ki sağlık sektörü de böyle bir düşünceyle ayakta kalamaz.
Ama insanız, bir anımız bile diğerini tutmazken her zaman tebessümü anlayışı ve toplamında enerjiyi barındırmamız mümkün değil.
Her an olmasa bile sürekli bu grafiği yakalamak ise ancak doğru ve etkili bir iletişimle sağlanabilir.
Buna karşın, sevdikleriyle arasına duvar ören sanatçıların zamanla yok olup gittiği gibi, “Ulaşılması zor” olan yönetici de çalıştığı kurumu asla geliştirmez, başarılı kılamaz.
Beyhekim Devlet Hastanesinde de çok şükür ki böyle bir yanılgıya düşmeden hareket ettim. İstişareler ederek, personelimi tanıyarak ve onların beni tanımasına izin vererek davrandım.
Yaptığım toplantılarda da sıklıkla vurguladım.
Asla ulaşılamayan birisi olmadım.
Yalnızca iş ortamındaki sıkıntılarını değil, genel üzüntülerini, taleplerini, sevinçlerini, yeni fikirlerini de paylaşmak için personel arkadaşlarla bir araya geldim.
Böylesi ilişkiler, böylesi iletişim kurmanın, birlik olmanın tek kötü bir tarafı var.
Çalıştığınız insana alışmak…
Ve o kişinin gün gelip daha büyük başarılara imza atmak için aranızdan ayrılması…
Onlarca doktorunu Tıp Fakültelerine göndermiş bir yönetici olarak, bu duyguya aşina olsam da, her ayrılık yeni bir çizik atıyor yüreğime…
Birkaç gün önce de hastanemiz basın müşavirliğini yapan Alev Hanım’ı uğurladık.
Artvin Çoruh Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak başlayacak kendisi.
Hastanemizde düzenlenen veda program için memleketinden annesi babası da sağ olsun gelmişler.
Her şey bir tarafa, bir aileye evlatlarının çalıştığı kurumda ne denli değerli olduğunu göstermek, bir babanın evladının fotoğrafları ekrana gelince dahi gözyaşlarını tutamaması hafızalardaki tazeliğini hep koruyacak.
Programda daha iyi fark ettim ki, samimiyet saygıyla birleşince böyle güzel ortamlar oluşuyor.
Vedaların yüreğimizde bıraktığı bir hüzünle, yüzlerde buruk bir tebessümle uğurladık arkadaşımızı.
Değer verdiği bir kurumdan değer görerek ayrıldığını bilmenin mutluluğuyla bizlerden ayrıldı.
Hani genelde bir şeyin kıymeti ancak kaybedildiğinde bilinir ya, Alev Hanım’da yaptığı konuşmada bunu vurguladı ve Beyhekim’de çalışırken Beyhekim’in kıymetini öğrenebildiği için şanslı olduğunu belirtti.
En güzel günlerinden en kötü anlarına kadar her zaman hastanemizin yanında olduğunu, anne ve babasının bile kendisini Beyhekim’e emanet ettiğini söyledi.
Hüzünlü bir ayrılıkta dile gelen bu ifadeler, hem amaçladığımızın hem de başarımızın anahtarıdır.
Bende programda yaptığım konuşmada, bizleri için büyük değeri olan arkadaşımızı hanımefendiliği, mütevazılıği ve biliyorken bile susabilmeyi başarmasıyla, saygılı olmayı ve kendini saydırabilmesiyle, itaat etmeyi ama alternatif düşünerek çözümler sunmasıyla, tavrını ve tarafını gerektiği ve uygun zamanda belirterek, her daim dik durup ama diklenmeden çalışmasıyla, itibar görüp, hatır saymayı başarmış birisi olarak hatırlayacağımı belirttim.
Bu hasletlerini inşallah daha arttırır.
Bu veda vesilesiyle bir kere daha gördüm ki, gerçek bağlılıklarda asla tam kopmalar olmaz.
Yeter ki gönüllerde kırgınlık, gönüllerde ayrılık yaşanmasın.
Nede olsa unutmakta unutulmakta ahde vefayı bilenlere yakışmaz…
Hayırlı İşlerinizde Başarılar Diliyorum.