Şerife Oktar
Şerife Oktar Beled- Şems- Leyl

Beled- Şems- Leyl

Esirgeyen ve bağışlayan Allah'ın adı ile

90.Beled

Beled veya belde sözlükte “şehir, memleket” mânalarına gelirse de burada Mekke şehri kastedilmektedir.

Beled sûresinde, mekânların en şereflisi Mekke’ye yemin edilerek insanın zor ve çetin şartlar içinde dünyaya getirildiği, bu sebeple de olgun bir insan olabilmek ve yüce gayelere erebilmek için sıkıntılara göğüs germek zorunda bulunduğu hatırlatılmaktadır. Böylece Hz. Peygamber’in karşılaşacağı güç şartlara, müşriklerin ona uygulayacağı zulüm ve baskıya da işaret edilmektedir.

İman ettikten sonra birbirine sabır ve merhameti tavsiye etmenin lüzum ve önemine dikkat çekilmiştir. Sayılan bu özellikleri taşıyanlara “ashâbü’l-meymene” (sağ taraftarları, amel defterleri sağdan verilenler), Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere de “ashâbü’l-meş’eme” (sol taraftarları, amel defterleri soldan verilenler) denildiği bildirilmekte ve bu sonuncuların kötü âkıbetine işaret edilmektedir.

*Ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi? Beled 8-9

91.Şems

 Adını ilk âyetinde geçen ve “güneş” anlamına gelen “şems” kelimesinden alır.

Şems sûresinde, insanların üzerinde yaşadığı yer küresinin güneş sistemi içinde gözlenebilen konumuna ve işleyişine dikkat çekilerek tabiatın yaratıcısı ve yöneticisi olan Allah’ın varlığına ve birliğine, Hz. Sâlih’in gönderildiği Semûd kavminin âkıbetine temas edilir ve İslâm akaidinin nübüvvet esasına, ebedî kurtuluşun yahut hüsranın hatırlatılmasıyla insanlar ebedî âlemi teşkil eden âhirete inanmaya davet edilir.

Arka arkaya on bir defa tekrarlanan bu yeminin konuları şöylece sıralanabilir: Güneş, onun kuşluk vaktindeki parıltısı, güneşin batışından sonra görünen ay, onun alaca karanlığını ortadan kaldıran gündüz vakti, bunu da karanlığıyla örten gece, gökyüzü ve onun sistemini kuran (yahut sisteminin kuruluşu), yer ve onu yayıp döşeyen (yahut yayılıp döşenmesi), ayrıca insan ve onu en güzel biçimde şekillendiren (yahut onun en güzel biçimde şekillendirilmesi). Âyetlerde üzerine yemin edilen şeylerin dokuzu insanın dışındaki varlıklar iken son ikisi bizzat onun kendisidir. Böylece yeminlerle pekiştirilip dikkat çekilen varlığın insan olduğu ortaya çıkmaktadır. Nitekim yeminlerin ardından insanın yaratılışına hem iyi hem kötü yetenek ve imkânların yerleştirildiği ifade edilmekte, onun iradesiyle iyi yeteneklerini kullanması halinde kurtuluşa ve cennete kavuşacağı, aksi takdirde hüsrana uğrayacağı belirtilmektedir

Şems sûresinin Resûlullah’a özgü bir lutf-i ilâhî olan mufassal sûreler grubu içinde yer aldığı bilinmektedir (Müsned, IV, 107). Hz. Peygamber’in bu sûreyi yatsı namazlarında okuduğu ve kendi mahallesinde namaz kıldıran Muâz b. Cebel’e yatsı namazını uzatmayarak Şems, Duhâ, Leyl ve A‘lâ sûrelerini okumasını tavsiye ettiği nakledilmektedir (Buhârî, “Eẕân”, 63; Müslim, “Ṣalât”, 178-179; Tirmizî, “Ṣalât”, 114)

*Allah’ın elçisi onlara, “Allah’ın (mûcize olarak) verdiği deveye ve onun su hakkına dokunmayın” demişti. Fakat onlar ona inanmayıp deveyi kestiler. Bunun üzerine rableri, günahları sebebiyle onlara ardı arkası kesilmez felâketler göndererek hepsini helâk etti. Şems 13-14

92.Leyl

Adını ilk âyetindeki “leyl” (gece) kelimesinden alır.

Tefsir kaynaklarında Leyl sûresinin, Mekke döneminde müslüman köleleri satın alıp âzat etmek suretiyle servetini Allah yolunda harcayan Hz. Ebû Bekir ile cimrilik yaparak malını ihtiyaç sahiplerinden esirgeyen Ümeyye b. Halef hakkında nâzil olduğu bildirilmektedir (Fahreddin er-Râzî, XXXI, 197). Diğer bir rivayete göre ise sûre, fakir bir aileye yardımda bulunan İbnü’d-Dahdâh (Ebü’d-Dahdâh) adındaki sahâbî hakkında nâzil olmuştur (Vâhidî, s. 254; Âlûsî, XXX, 147).

Mekke’de bu sûrenin indiği dönemde varlıklı müşrik Araplar, yoksullar karşısında insanlıkla bağdaşmayacak derecede bencil ve duyarsız davranıyor, hatta Kur’ân-ı Kerîm’in beyanına göre (Yâsîn 36/47), “Allah’ın doyurmadıklarını biz mi doyuracağız?” diyorlardı. Bu sebeple diğer birçok benzeri gibi Leyl sûresinde de temel hedef, Allah’ın birliği inancının yanında sıkıntıların ve nimetlerin paylaşılabildiği toplumsal bir ruh ve zihniyeti geliştirmek olmuştur.

Sûrenin son âyetlerinde ruhunu arındırmak için servetini iyilik yolunda harcayan, bunu da gördüğü bir iyilik karşılığında değil yalnız Allah rızâsı için yapanların vakti geldiğinde mutlaka memnun ve mutlu edilecekleri bildirilmektedir.

Hz. Peygamber’in öğle ile ikindi namazlarında Leyl sûresini okuduğu nakledilmektedir (Şevkânî, V, 451).

*Ama kim cimrilik eder, kendisiyle yetinirse güzel karşılığı da yalan sayarsa biz onu zora sokarız.Kabir çukuruna düştüğü zaman da malı kendisine hiç fayda vermez. Leyl 8-11

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şerife Oktar Arşivi