BAŞLARKEN ...
Bismillahirrahmanirrahim.
Hamd alemlerin rabbi Allah'a (C.C.) salat ve selam O'nun elçisi Hz. Muhammet (S.A.V.)'e, O'nun aline, ashabına ve O'na tabi olanların üzerine olsun.
Uzun zaman önce de dostlar köşe yazısı yazmamı istemişti ama çeşitli bahanelerle kaçmıştım. Bu defa kaçamadım ve bismillah demek durumunda kaldım. Bu köşede kendimi bir alan üzerinde sınırlamak yerine her telden bir sohbet havasında olmasını arzu ediyorum. Karşılıklı bir sinerji yakalayabilirsek bundan çok mutlu olacağım. Bunun için de önerilerinizi, tekliflerinizi ve geri dönüşlerinizi bekliyorum.
Malum olduğu üzere seçim hükümeti kuruldu. Her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes kendi penceresinden ne görebilmiş ise o cepheden birilerini eleştiriyor veya destekliyor. Biraz siyaset bulaşığımız olduğundan işin bu boyutuyla ilgili olarak en iyi öğrendiğim şey 'hiç bir şey bilmediğim' olmuştur. Çünkü bizim pencerelerimizden zahirde gördüğümüz şeyler genelde bize gösterilenlerdir. Oysa bu buzdağının sadece ucudur. Yapılanı veya yapılması istenip de yapılmayanları eleştirenler o buzdağının altını da görseler muhtemelen eleştirdikleri pek çok konuda ağızlarını dahi açmayacaklar. Bunu söylerken hükümet veya Ak Parti her şeyi mükemmel yapıyor anlamında elbette söylemiyorum. Benim de kendi penceremden gördüğüm pek çok yanlış var. Ama ben konuşmadan önce buzdağının altını da görme çabasındayım.
Gazetecilik ya da köşe yazarlığının arkadaş sohbetlerinde hükümet kurup yıkmanın ötesinde bir bilgi altyapısı olmalı. Bu işte bir de geleceği görenler ve derinden bilgi alanların kehanetleri olur zaman zaman. Bir bakarsınız bir anda bir düğmeye basılmış gibi üç beş farklı noktadan aynı konuda belli bir kişi veya zümre hakkında haber ve kehanetler sadır olmaya başlar. Bilin ki birileri bir operasyon hazırlığındadır. Toplumun o operasyona ters tepki vermemesi için algı mühendisliği devreye girmiştir. Bu yüzden ben şahsım adına sosyal medyadan uzak olanların algı defomasyonuna uğramadığı veya daha az uğradığı için kritik olaylarda daha sağlıklı düşünebileceği kanaatindeyim.
Milletvekilliği aday adaylığı dönemimde mülakat için huzura alındığımda bana sorulan soru dahi bu algı mühendisliğinin ne derece etkili olduğunun ispatı idi. Konya'nın penceresi ile Ankara'nın penceresinin gösterdiği manzaralar birbirinden çok farklı. Bizim önceliklerimiz ile Ankara'nın öncelikleri çok farklı. Bu açı farkı çok büyürse bu sıkıntı doğurur. Bizim aramızda bir kuzeyli - güneyli esprisi var. Eğer Ankara kuzeylilerin istilasından kendini kurtaramaz ve güneylilerin feryatlarını duyamazsa 1 Kasımın sonuçları çok farklı olmaz endişesi taşıyorum. Genel Merkez, teşkilatlarının taleplerini kulak arkası etmemeli ve her şeyi biz daha iyi biliriz havasından kutulmalıdır. Hem yerel seçimde hem genel seçimde Ankara bu hataları tekrarladı. Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey, Davutoğlu Bey'i nasıl alıp aktif göreve getirmiş ise aynı sistem yerelde de uygulanmalı, parayı ödeyen değil, görevin hakkını verecek olanı göreve davet etmelidir. Bakalım süreç nasıl işleyecek. Hep birlikte göreceğiz.
Selam ve dua ile...