Bekir Dolu
Bekir Dolu AY EM EF

AY EM EF

 

Büyük gün. Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu'na (IMF) olan kredi borcu yıllar sonra ilk kez sıfırlandı.

Bazıları bunu hafifsemeye çalışsa da tarih bu günü yazacaktır. Ülkenin içine sokulduğu karanlık tünelden sonra ışığın görülmeye başladığı tarihi bir gündür bu gün.

Türkiye’nin İMF ile borç ilişkisi, 1961’de yaklaşık 30 milyon dolarla başlamış. Başladığı günden bu güne kadar da 19 defa stand-by anlaşması yapılmış.

Fon’dan bugüne kadar toplamda kullanılan kaynak miktarı ise 50 Milyar Dolar. Alınan bu borçlar kaç kat olarak geri ödetildi onu da siz tahmin edin artık.

    İMF ile ilk stand-by anlaşmasının yapıldığı tarih 1 Ocak 1961. Yani o uğursuz 1960 askeri darbesinin hemen sonrası.

Öte yandan İMF ile yapılan en uzun stand-by anlaşması da 1980 Askeri darbesi ortamında yapılmış ve bu anlaşma da 1984’te tamamlanmış.

1800’lü yıllarda gayr-ımüslim galata bankerlerinin açtığı yolda yürüyenler içimizdeki işbirlikçilerin de yardım ve yataklığı ile Türk insanının kanını on yıllarca nasıl emmişler, nasıl da emeklerimizi çalmışlar. Üzülmemek mümkün değil.

İMF’na 1947 Yılında CHP iktidarında üye olunması ile en son yapılan stand-by anlaşmasını dikte ettirmek için ülkemize gönderilen ve sonrasında Newyork bölgesi milletvekili olarak meclise giren Kemal Derviş’in CHP’de politika yapması da kaderin garip bir cilvesinden öte anlamlar taşıyor benim için.

Tekrar söylüyorum, bu borcun bitirilmesi çok önemli. Tam anlamıyla bağımsız, bağlarından, zincirlerinden kurtulmuş bir devlet olacaksak, milat buradan başlar.

 İMF, kapitalist sermayenin organize suç derneğidir. İMF küresel finans dünyasının çıkarlarını her şeyin önünde tutmak ve garanti altına almak için kurulmuştur. Ekonomik istikrar ya da fakir ülkelerin refahı İMF’nun umurunda değildir.

Az gelişmiş ülkelere borç verip sonra içişlerine karışılması adettendir. İnsancıl düşüncelere dayanır gibi gözüken -dış yardımlar- yeni tür bir sömürgeciliğe kapı aralamaktır. Yardımda bulunan ülke ile yardım alan ülke arasındaki ticaret ilişkilerini geliştirmek ve giderek az gelişmiş ekonomileri denetim altında esas gayedir.

Bulaştığı hiçbir ülkenin durumunu düzeltememiş, aksine iyice sefalete ve kaosa sürüklemiş bir tefecilik ve sömürü organizasyonudur. Gel gör ki kısa süre için günü kurtarmaya bakan siyasetçilerin çok işine gelir. Nasıl olsa Yırtılan Deli Bekir’in donu değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bekir Dolu Arşivi