Ara sıra çakılıyoruz
Gün geçmesin ki her gün yeni başlangıçlara hazırlanırız. Niyetlerin halis olduğu psikolojimiz vardır. Bazen de fırtınalı ruh halimize teslim olduğumuz başlangıçlar.
Aslında yazmak istediğim her yeni başlangıçların, niyetlerin, bu ders programı olsun, rejime başlama olsun, kilo verme hayali olsun hiç fark etmez.
En elzem konulardan tutun da en basit niyetlere kadar bu hep böyle olmuştur.
Şimdi sormak isterim İçinizde birden fazla kişi varmış gibi gelmiyor mu size de?
Birinin istediğini öteki reddediyor. Rejime başlıyorsunuz, sonra gece kalkıp buz dolabındaki kekleri bir çırpıda götürüyorsunuz..
Işığı açmıyoruz çoğumuz çünkü bu tıkınma harekâtını yaparken kendimize bile görünmek istemiyoruz! Ardından bitmeyen pişmanlıklar ve suçluluk duygusu.
Netice de niyet ettik zayıflamaya
Ama sonuç malum mutfak harekatı başlamıştır.
Geçen gün Twitter’da bir mesaj gördüm: “Gönül ister ki; gönül her şeyi istemesin” Bir kardeşimize ait olan bu cümle insan fıtratındaki çoklu altyapıyı karmaşayı ne de güzel ifade etmiş.
Sosyolojinin en ünlü kuramcıları bile olsa bu kadar net ifade edemezdi. Biz elhamdülillah Müslüman olduğumuz için kolayı var: “Nefsim beni oradan oraya sürüklemesin, ALLAH beni nefsimle baş başa bırakmasın” diye dua edebiliriz.
Sözü şuraya getireceğim İster nefsimizden bahsedelim, istersek Freud’un İd (Alt bilinç), Benlik (Ego), Üst Benlik (Süperego) üçlüsünden; “içeride” yalnız değiliz. İç dünyamızda fırtınalar var . Orada biraz kalabalık hakim ,
Bazen virajları alamıyoruz.
Ara sıra çakılıyoruz. Oysa her yaralanmadan sonra uslanmıyor. O hızla daha sonra viraja bir daha daha hızlı nasıl girebilirim hesabını yapıyoruz. …
Ne dersiniz?
Efendim kalın sağlıcakla ....Kandil vesilesi ile de duanızda unutulmamak ümidi ile ...