Mert Aslan
Mert Aslan ALLAH'IN AŞKI BİLMEZ KULLARINA!

ALLAH'IN AŞKI BİLMEZ KULLARINA!

Allah’tan yüz çevirip insanlara yönelenler! Size ve Müslümanlığınıza yazıklar olsun! Allah’tan kaçışınız daha ne kadar sürecek? Nereye kadar sürecek? Mekân olarak O’nun arzından, hatta yeryüzünden çıkabilir misiniz? Zaman olarak mezardan ötesi var mı? İnsanlar size bir fayda sağlayabilir mi sanıyorsunuz? Size zarar verebileceklerini mi düşünüyorsunuz? Bu anlayışı terk etmek, tevhidin ta kendisidir. Allah’tan başka iradelere ve güçlere milyon kere “Hayır!” demektir. Şu maddî dünyanın ve yaşadığınız hayatın unutturduğu Allah’ın kudret ve iradesine geri dönün! Unutmayın ki, her şeyin kararını O verir. Menfaat de zarar da yalnızca Allah’ın emrinde ve denetimindedir. Kararı verir ve kararını yürütmede çoğu zaman insanları kullanır. İnsanların işlevi, Allah’ın hakkınızda vermiş olduğu kararların yerine getirilmesinde kullanılan birer vasıta ya da memur olmaktan ibarettir. ‘İnsan’ dediğimiz zaman, Allah’ın araçlarından sadece birinden söz ediyoruz. Yoksa bizimle ilgili irili ufaklı bütün kararları veren, onları yerine getirecek olan araçları belirleyen ve onların görevlerini yürütmelerini sağlayıp adım adım, saniye saniye denetleyen, izleyen, azametli ve kerim olan Arş’ın Rabbi ve Hükümdarı Allah’tır. Rahman, rahim, cemil, sanî, kuddüs, adl, ferd, hakem, hay ve kayyum olan Rabbimiz Semavatı ve Arzı yaratmış, ardından Kürsi’sini onun üzerine kurmuştur. Oradan, herkes ve her şey hakkında, her saniye hükümler vermekte ve dediğimiz gibi araçlarıyla kararlarını uygulatmaktadır.
 

İnsanların size fayda ve zarar verme konusunda yerdeki cansız bir taştan ya da yerinden kımıldayamayan bir ağaçtan hiçbir fazlalığı yoktur. Hükümdar birdir, zarar veren tektir, menfaat sağlayan tektir, hareket ettiren ve durduran tektir, başınıza belaları tebelleş ettirip sıkıntıya sokan ve onları def edip sizi rahatlatan tektir, nimetleri, makamları, mülkleri veren ve geri alan tektir, yolları kapatıp engelleyen ve yeniden açan tektir, sevdiren ve nefret ettiren yegânedir, ağlatan ve güldüren bir tanedir. O hayat sahibidir, canlıdır, bütün evreni ayakta tutandır. Sizden önce O vardı, atalarınızdan önce O vardı, varlığı yaratmadan önce O vardı. Sonsuz geçmişte O vardı ve sonsuz gelecekte yine O olacaktır. Eğer O’na “Allah’tan başka ilah yoktur.” şehadetinin hakkını vererek iman etmeyi başarırsanız, size kendi katında, kendisiyle birlikte mutlu ve bitmeyen bir yaşam vereceğini vaat ediyor.

Burada şunu da açıkça söyleyelim ki, Aziz ve Celil olan Allah’a olan samimî sevgileri doruğa çıkmış olanlar halkın adetlerini, kanılarını ve önden arkadan yargılamalarını aşmışlardır. Yüce Hükümdar’dan ne dünyanın mülklerini, zenginliğini, şanını, şöhretini, saygınlığını isterler, ne cenneti, ne de hurileri ve gılmanları… O’ndan, yalnızca ve yalnızca kendisini isterler… O Batmayan Güneş’in gönlünü, ebedî dostluğunu ve güzelliğini görmeyi dilerler. O’nun “sevgilim” diyerek bizlere takdim ettiği Ahmed-i Muhtar’ın sevgisini, kalbini ve güzelliğini isterler. Gerisi değersiz birer ayrıntıdır, unutsalar da olur…

Aşk budur! Sevda budur! Yol budur! Sevenler, sevdiklerinden başka herkesten ve her şeyden kopar giderler. Sevgili’nin enerjisi, tüm yeryüzünü ve yaşamı kaplamaktadır. Onun güzel ayaklarını basarak onurlandırdığı yerde, başkaları gereksiz olur, görünmez olur, yok olur giderler!

Özellikle şu partal ve suçlu dünyada, ey sevgili ölüm! Sen Allah’a kavuşmak gibi güzelsin!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mert Aslan Arşivi