Bayram Sürekli
Bayram Sürekli Ailede çöküş

Ailede çöküş

Bir milleti yaşatan, bir toplumu ayakta tutan ve devletin küçültülmüş modeli sayılabilecek en önemli kurum aile müessesesidir. Günümüzde maalesef ailelerin aile olmakta en çok zorlandığı dönemlerden birini yaşıyoruz. Her geçen gün yükselen boşanma rakamları bir yana, herkesin en yakınlarından gördükleri ve duydukları boşanma olayları aileler ile ilgili bildiğimiz birçok şeyin değiştiğini gösteriyor. Üstelik boşanmalar ailelerle ilgili sadece buzdağının görünen kısmı, aile içi şiddetten cinayete, kavgalardan küslüklere kadar birçok problem toplumun kanayan yarası olarak önümüzde duruyor.

 Modern toplumda özentili bir şekilde kurulan evlilikler maalesef arkasında birçok problemi beraberinde getiriyor. Hâlbuki güzel dinimiz İslam, evliliğin önemini vurgularken ailenin de mutlaka korunmasını birçok ayette ve hadiste bizlere zikretmektedir. Örneğin Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim insanın bir erkek ve bir kadından yaratılmasını  Allah’ın varlığının delillerinden saymıştır: “Kaynaşmanız için size kendi cinsinizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (Rum Suresi: 21)

Peygamber Efendimiz (as) de şöyle ifade buyurmuştur: “Size dînî ve ahlâkî yaşantısı hoşunuza giden kimseler geldiğinde, onları evlendirin, aksi takdirde yeryüzünde kargaşa ve büyük bir ahlâkî çöküntü olur.” ( Tirmizi, Nikâh)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) geçtiğimiz günlerde aileyle ilgili 2021 verilerini açıkladı. Bu veriler ışığında paylaşılan rakamlar gündemin en önemli maddesi olması gerekirken maalesef diğer siyasi ve askeri gelişmelerden olsa gerek pek gündem olmadı. Buna göre geride bıraktığımız 2021 yılında 174 binden fazla aile evliliğini sonlandırmış. Bu boşanma davaları sonucunda 166 bine yakın çocuk velayetle ya anneye ya da babaya verilmiş. Söz konusu çiftlerin anne baba ve yakınlarını da hesaba katarsak sadece bir yılda büyük bir toplum kesimi derinde sarsılıyor. Peki, insanlar neden bu noktaya geliyorlar? Aileler olarak nerede yanlış yapıyor olabiliriz?  Tolstoy “Anna Karenina” adlı eserinin giriş cümlesinde şöyle der:” Bütün mutlu aileler birbirine benzer ama her mutsuz ailenin kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.”

Bu bağlamda bizim inanç kültürümüzde evlilik ve aile hem bu dünya hem de ahiret hayatının kazanımları için yapılır. Günümüz Müslümanları Peygamber Efendimizi(sav) ne yazık ki yeteri kadar modelleyemediği için evliliklerde değişik problemler görülmektedir. Aile kurumunun olmazsa olmazı saygı, sevgi, vefa, edep, hoşgörü, samimiyet, itaat duygusu ve iffet gibi değerlerin önemi acaba yeterince bilinip yaşanıyor mu? Bir zamanlar eli yüzü düzgün biri, helal süt emmişten kasıt değerlerine bağlılıktı. Şimdilerde bu kıstas kaçıncı sıralarda acaba? Dünyalık ihtiyaçlar sorgulanırken dünya ve ahiret mutluluğunu kazandıran inanç sorgulaması yapılıyor mu?

Gençlerimizi evlilik öncesi eğitimlerle bilinçlendirmeliyiz. Bu konuları gündeme getirip anlattıkça anlatmalıyız. Eşler arasındaki en ufak bir sorunun ya da anlaşmazlığın büyüklere taşınması durumunda son derece yapıcı davranmalıyız. Aileyi güzel dinimizin buyurduğu ölçütlerde oluşturmalıyız. Çözüme kavuşturulması gereken sorunları adeta rakip taraftarların kavgasına dönüştürmemeliyiz. Yoksa gelecekte yaşanabilecek dramlara bugünden tohum atmış oluruz. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bayram Sürekli Arşivi