Afrika’yla el ele güzel günlere
3’üncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi, Afrika ülkelerinin devlet başkanları ve Afrika Birliği Komisyonu'nun katılımıyla 16-18 Aralık'ta İstanbul Kongre Merkezi'nde yapıldı.
“Birlikte Kalkınma ve Refah için Güçlendirilmiş Ortaklık” temasıyla düzenlenen zirveye katılan Afrikalı devlet başkanları ve bakanlar, Türk mevkidaşlarıyla da ikili görüşmeler gerçekleştirdiler.
Son dönemde Türkiye’nin dünyadaki birçok ülkeyle ilişkilerinde öncelikli olarak İHA/SİHA’lar başta olmak üzere ürettiği silahlar ve askeri araçlar gündeme gelse de Afrika’yla ilişkilerimiz sadece silah satışı parantezine sığmayacak kadar geniş.
Ticaretten sanayiye, tarımdan kültüre, eğitimden turizme birçok alanda işbirliği yaptığımız Afrika ülkeleriyle her iki tarafın da yararına olacak sağlam ve uzun soluklu bir ortaklığın temelleri atılıyor.
Nasıl ki ordumuz ve polisimiz içindeki çürük elmalardan arındıkça daha çok güçlendiyse Türkiye-Afrika ilişkileri de FETÖ’nün kıtadaki kalıntıları temizlendikçe daha hızlı büyüyecek.
Bu konuda ciddi mesafe kat edilmiş olması Afrika’yla ilişkilerimizin geleceği açısından ümit verici.
Ankara’nın uyarılarına kulak vererek hain terör örgütünün tehlikesini fark eden ülkelerin anlayışlı tavrı ve Maarif Vakfı’nın çabaları takdire değer.
Afrika’ya genel olarak üç farklı yaklaşımdan bahsedilebilir.
Birincisi, ABD ve Avrupa’nın kıtanın doğal kaynaklarını ve zenginliklerini sömürmeyi hedefleyen yaklaşımı.
İkincisi, Çin’in Afrika ülkelerini sadece hammadde kaynağı ve büyük bir pazar olarak gören yaklaşımı.
Üçüncüsü ise Türkiye’nin ahlaki ve insani odaklı, kazan-kazan prensibi üzerine kurulu ortaklık yaklaşımı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika Birliği Dönem Başkanı ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi ve Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Moussa Faki Mahamat ile düzenlediği ortak basın toplantısında bunu şu cümlelerle ifade etti:
“Zirvede ilişkilerimizi daha da genişletecek bir yol haritası üzerinde mutabık kaldık. 2022-2026 eylem planı geniş bir yelpazede ortaklığımıza rehberlik edecektir. Biz birlikte kazanalım, birlikte büyüyelim insanlarımızın refahını birlikte büyütelim istiyoruz.”
Zirvenin sonuç bildirgesinde de bir sonraki zirveye kadar olan dönem için gerçekleştirecek çalışmaların barış, güvenlik, adalet, insan odaklı gelişme, güçlü ve sürdürülebilir büyüme başlıkları altında yapılacağı kaydedildi.
Afrika ülkeleri son dönemde kendileri için en uygun yaklaşımın Türkiye’nin birlikte üretmeyi ve kalkınmayı, kazançlardan birlikte yararlanmayı hedefleyen politikası olduğunu görmeye başladı.
Bizim Afrika’yla tarihi bağlarımız var fakat geçmişimizde asla sömürgecilik yok.
Bu da kıta ülkelerinin ülkemize duyduğu güvenin bir başka gerekçesi.
Hepsinden öte Türkiye Afrika’ya belki de kıtanın geleceğine yön verecek bir “hak arama bilinci” aşılıyor.
İlk kez bir lider, sadece beş ülkenin çıkarlarını gözetme üzerine kurulu çarpık dünya düzeninin hem kendi ülkesine hem de Afrika’ya haksızlık yapılmasına yol açtığına dikkat çekiyor.
“Dünya beşten büyüktür” sloganını Afrika ülkeleri liderlerinden, yetkililerinden ve gençlerinden de duymaya başladığımızın farkında mısınız?
Öyle ya, bağımsız 54 devletin yer aldığı koskoca kıtadan tek bir devlet dahi Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi değil.
Afrika’yla el ele verip - Allah’ın izniyle - hem ülkelerimizi kalkındırıp geliştireceğiz hem de sömürü ve zulüm üzerine kurulu dünya düzenine karşı sesimizi daha çok yükselteceğiz.
