15 Temmuz gecesinde Konyalı Siyasetçiler neredeydi?
“Bu millet, o gece vatanını ve devletini geri aldı” dedi bir dost…
Bence 15 Temmuz gecesi için yapılan en güzel tespitti bu…
İçten içe kemirilen devlet işgal altındaymış meğer! Aslında tam olarak bunu bile bilmeden çıktı sokağa… Hediyesi olarak ta binlerce yıllık devletini geri aldı işgalcilerden…
Ülkenin anahtarı Pensilvanya’daymış haberimiz yokmuş… Daha fazla ne isterlerdi ki bu ülkeden yada bu ülke daha fazla ne verebilirdi ki bu insanlara…
…
249 Şehit ve 2.193 gazinin buruk hikayesine duygulandı 80 milyon… Üzüldü ama sahip çıktı…
On milyonlarca ayrı hikaye çıktı, on milyonlarca kişinin birlikte el birliği ile yazdığı bu destandan…
Destanların edebiyat kitaplarında yer alsınlar diye birkaç kişinin oturup çay kahve eşliğinde yazdıkları şiirler olmadıklarını gösterdi…
‘Şahlanış, Direniş, Destan…’ adına ne derseniz deyin hepsi eksik kalacaktır, tankları çıplak elleri ile kovalayan bir millet için…
…
Bence o gece bizi; FETÖ’nün sadece zengin iş adamlarına ve zeki çocuklara verdiği değer kurtardı. Öteleyip/ötekileştirilenler darbeyi engellemedi, halk darbesi yaptı…
…
Cenazemiz vardı o gece. ‘Bir şeyler oluyor ama anlamadık’ sözünü duyar duymaz misafirlerden televizyonu açmak zorunda kaldık. Misafirler elini eteğini çekince çıkabildim sokağa…
Girişim Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti’ye karşıydı bu sebeple önce Ak Partiye gitmeliydim… Diğerleri gibi sadece tuğlalardan örülmüş bir bina ‘Özgürlüğün Sembolü’ haline dönüşebiliyormuş demek… Her yeri alsalar da orası verilmemeliydi… En azından ölümüzü çiğnemeden…
Saate bakmadım… 12 olmuş yada olmamıştı belki…
Ak Parti binasının önünde duracak yanımdaki beş on kişiyle içeri girmeye çalışanlara engel olacaktım. Ya şehit olacaktım ya da hapse... Ama sonuçta her halükarda ‘Kahraman’ olacaktım…
Ne gezer ama… Benden önce gelen binlerce kişi varmış… Hani demişti ya biri ‘Televizyonlarda darbe bildirisi okuyun imam camiye gitmez’ diye… Yanılmışız hepimiz… Yalnız değilmiş bu ülkenin hiçbir kahramanı… Neredeyse bütün Konya oradaydı… On binlerce kahraman vardı partinin önünde. İlk şoku atlatır atlatmaz partinin içindeydim. Müthiş hareketlilik vardı içeride de. Başkanın odasının önündeydim bir süre sonra. Aynı yoğunluk… Gazeteciyim ama fırlama değilim… “İçeride stratejik şeyler konuşuluyor, planlar yapılıyor” olabilir diye nöbetteyim kapının önünde… Ta ki bir süre sonra birinin ‘Gazeteci değil misin? Niye içeri girmiyorsun’ sözüyle irkilene kadar.
İçerideyim… Ama herkes içeride…
Kimler yoktu ki o gece darbe girişiminin ilk saatlerinde hem de... Kimse saatine bakmıyordu erken mi geldim geç mi diye? Musa Arat, Recep Konuk, Tahir Akyürek, Mustafa Baloğlu, Hüsnüye Erdoğan, Fatma Toru, Mehmet Genç, Abdülkadir Özöğür, Hacı Ahmet Özdemir, Mehmet Babaoğlu, yöneticiler… Ahmet Sorgun’la görüşülüyor bilgiler ve taktikler alınıyordu…
Bir kişi hariç herkesle konuştum oradaki… Her isim darbeye dik durdu daha sonucu bile bilmeden… Hele bir sonucu görelim, Cumhurbaşkanından bir haber alalım diyen tek kişi yoktu…
Kahraman olacağım diye çıktığım yolda on binlerden biri oldum sadece…
Kim geç geldi, erken gitti. O bir şey yapmadı, bu yaptı…
Ben o gece yüzbinlerce Konyalı ile birlikte şehadete hazır insanlar gördüm…
O müthiş ruhu her gece yaşatmak en büyük dava olmalı…
İşte sadece bunun için bile bu ülke ve insanları çok sevilir…