Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Zarif bir adammış…

Zarif bir adammış…

Dün, Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak’a hoş geldin ziyaretinde bulunduk. Kendisiyle Konya’ya dair bir süre sohbet etme imkanımız oldu.

Vali deyince insanların beklentisi, devletin soğuk yüzü oluyor genelde…

Konya’ya ilk geldiği zamanlarda yaşanan olumsuzluklar nedeniyle, insanların Vali Toprak’a bakışı da muhtemelen öyle olmuştu…

Oysa hiç de öyle değilmiş.

Vali Toprak’ı daha ayrıntılı tanımak için, eski haberleri karıştırırken görmüştüm.

Hakkarililer onu Konya’ya uğurlarken göz yaşları sel olmuştu. Onu, sanki öz abileri gibi bağırlarına basmışlardı.

Olayın içindeki tezatlık kafa karıştırıcı gelmişti.

Dün kendisini daha da yakından tanıma fırsatı buldum.

İtiraf etmeliyim ki; o kadar hoş sohbet bir insan beklemiyordum karşımda.

Resmiyetin kasvetli havası, üst perdeden gelen ses tonu, keskin sert bakışlardan eser yoktu.

Kendisi çok zarif bir insan.

Öyle ki; akşam oturmalarında karşılıklı çekirdek çitleyebileceğiniz, bir hafta sonu Konyaspor maçına gidip omuz omuza maç izleyebileceğiniz bir arkadaşınız gibi samimi.

Konya’yı çok sevmiş, Konya’yı kendisi için bir şans olarak görüyor.

Bence kendisi de Konya için bir şans.

Özellikle basının çok uyumlu çalışacağını düşünüyorum kendisiyle.

Vali Toprak, ayağının tozuyla çok önemli etkinlikleri başarıyla atlattı Konya’da.

Bundan sonraki süreçte de Konya’nın marka değerine önemli katkılar sunacağını düşünüyorum.

Sayın Valimize yeniden Konya’ya hoş geldiniz diyorum…

 
****
 
“Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim” diyen güzel yürekli şair.
 
“Nasıl olmuşsa bilmiyorum, vurmuşlar bize, biz vurmamışız.” diyen gönül insanı.
 
“Eskiden sadece kışlar soğuktu, şimdi ise insanlar soğuk, yürekler soğuk” diye seslenen zarif adam…
 
Yalnızlığı kendinden uzun adam…
 
7 güzel adamın birincisi, en değerli harcı, temeli…
 
"Ne çok acı var" diye başladığı serüvenine, “Yazdığın şiir değilse bırak bunları kalsın” demiş ve bir Haziran günü bu çirkin dünyayı terketmiş güzel adam…
 
Cahit Zarifoğlu’ndan bahsediyorum…
 
Dün sosyal medyanın konusu Cahit Zarifoğlu idi.
 
Zarifoğlu'nun Çanakkale'de kitapları yasaklandı diye bir iddia ortaya atıldı.
 
Çok geçmeden konunun ayrıntıları ortaya çıktı.
 
2018 Mayıs'ın da teknik liselerde okunması üzerine Çanakkale Milli Eğitim İl Müdürlüğü, 5 kitap tavsiye etmiş. Ardından bir şikayet olmuş. Bu kitaplardan birinde bir siyasi parti eleştiriliyor diye. Çanakkale Milli Eğitim Müdürlüğü de, bunu değil de başka bir kitap tavsiye edelim demiş. Komisyon bakmış, eyvallah madem öyle bunu değiştirelim diyerek, değiştirme kararı almış.
 
Yapılan açıklama bu yönde…
 
Bakan Selçuk konunun araştırılacağını belirterek noktayı koydu…
 
Okumuyoruz, bilmiyoruz, tanımıyoruz ne yazık ki…
 
Türkiye, artık büyük edebiyatçılar, yazarlar çıkaramıyor.
 
Kitaplıklarda tozlanmaya bırakılmış sararmış yaprakların nakkaşlarına da sahip çıkmıyoruz.
 
7 Güzel Adam’dan sonra duygusal kıtlığa düşmek ne acı…
 
Hal böyle olunca da, ortalık twitterdan aşırdığı cümlelerle kitap çıkaran fenomenlere kaldı.
 
Artık kitap yazmak ‘tamamen duygusal’ bir ruhiyete büründü. Kaygımız ise çok satmak…
 
“Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor” diye tanımlıyor kendini…
 
Ahmet Cahit Zarifoğlu bizim başımızın tacıdır.
 
Kendisinin de dediği gibi; ‘Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği Allah'la barışık adamları sevdik’…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi