Yeni başbakan kim?
Bizim yakın tarihimizde "yeni" "eski" kavramlarına biraz tuhaf anlamlar yüklenmiştir.
Mesela Menderes döneminin meşhur lafı "devr-i sabık yaratmayacağız" söylemidir. Yani Celal Bayar içinden "çıktığı" parti olan CHP'den hesap sormayacağının ifadesidir bu....
Günümüze dönelim;
Son iki haftadır cumhurbaşkanı ile başbakan arasında meydana gelen medyaya dolaylı olarak yansıyan ve "refik" söylemiyle gündeme gelen bir vaka var.
Sayın Başbakan "refik" ifadesiyle başbakanlık makamını bırakacağını ifade etti.
Türkiye'nin demokrasi tarihinde bir başbakanın kendi talebiyle "sadaret" makamını "elinin tersiyle" itmesi görülmüş şey değildir.
Bırakınız sadaret (başbakanlık) makamını elinin tersiyle itmeyi parti başkanlığı hususunda nice taklalar atanlar biliyoruz.
Parti başkanlığına yapışıp kalmış ve ancak "kasetle" değiştirilen partiler biliriz biz.
Yakın tarihimiz nice "ebedî şefler" gördü. Daha sonra "milli şefler" idrak etti.
Her neyse tekrar sorumuza dönelim; yeni başbakan kim olacak?
"Yeni" başbakan bizce "eski" başbakan olacaktır.
Bu ne demek?
Sayın Davutoğlu’ndan önceki başbakana "eski" başbakan denildiğini söylemeye gerek yok herhalde.
Kimdi "eski" başbakan?
Şu andaki reisi cumhur, değil mi?
Öyleyse "eski" başbakan şimdi "yeni" başbakandır.
Veya "işaret" ettiği kişi "yeni" başbakandır.
Artık başkanlık sistemine geçilmiştir. Ama, bu sisteme geçiş yapmak aslında aslına rücu etmektir.
Birinci tek partili dönem (1914-1918)kökten başkanlık sistemiydi.
İkinci tek partili dönem (1932-1945) fiili başkanlık sistemidir. 1923-1932 arası parçalı bulutlu fiili başkanlık sistemidir. Bu aradaki Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını saymazsanız "tam güneşli" fiili başkanlık sistemdir bu dönem….
Serbest Cumhuriyet Fırkasını hiç saymayın. Bu partinin iğraptan mahalli yoktur. Yani tam bir muvazaa partisidir.
1960 yılından itibaren frenli parlamenterimsi bir sistem başlamıştır. Her on yılda askerlerin müdahale ettiği bir sistem olan bu parlamenterimsi sistem, koalisyonlarla milletin tepkisi çektiğinden 1983'de ANAP ile fiili başkanlık sisteminin ayak seslerini duyurmuştur.
Daha sonra tekrar parçalı bulutlu parlamenterimsi sistem başlamıştır. 2002'den itibaren tekrar fiili başkanlık sistemine rücu etme temayülü başlamıştır.
Şimdi geldik 2016'ya.
"Eski" başbakan şimdi "yeni" başbakandır.
“ALLAHÜEKBER"...
Habertürk tv'nin verdiği habere göre; İngiltere'de terör tatbikatı yapılıyormuş. Bu tatbikatta bir sürü görev alanlar varmış. Televizyon tatbikatı "naklen" veriyor.
Tatbikat; Sözde teröristin "Allahüekber" diye bağırarak kendini patlatmasıyla başlıyor.
Dikkat ediyor musunuz?
Terörist "Allahüekber" diyerek bombayı patlatıyor.
"Allahüekber"...
Ezan-ı muhammedi'nin ilk cümlesi olan "Allahüekber"...
Algı operasyonunu görüyor musunuz?
İngiltere'yi anladık.
Onlara göre Müslüman demek "terörist" demektir.
Peki, bizimkilere ne oluyor?
Habertürk tv'si Türkiye'ye yayın yapan bir kanal değil mi?
İngiltere'nin bu tatbikatına tepki gösteren kaç kişi var?
Mesela dünyada bir Müslüman ülke benzeri bir tatbikat yapsa ve bu yapılan tatbikatta sözde terörist olan kişi Hristiyan âleminin mukaddesini (her neyse o) haykırarak bombayı patlatsa Hristiyanlık âlemi sessiz mi kalacak?
Tuhaf değil mi?
Sayın Başbakan Avrupa topluluğuna girdik, giriyoruz diye sevinç çığlıkları atarken İngiltere "Allahüekber" diyen bir terörist görüntüsüyle İslam=terör algısı oluşturuyor.
Bu yeni bir vukuat değil elbette.
Türkiye dâhil dünyada böyle bir algı oluşturulmaya başlanalı epey oldu.
Bizim merakımız bu tatbikata kaç kişi itiraz etti veya edecek?